Periyodik Tablo [Primo Levi]

Primo Levi, İkinci Dünya savaşını yaşamış Yahudi yazarlardan biri. Yaşadıklarını öyle uzun boylu dramatize etmeden ve fakat acıyı hissettirecek kadar da buruk bir alaycılıkla 21 tane öyküye aktarmış. Bu öykülerin iki tanesi hariç hepsi otobiyografik. Yazar, kimyacı olması hasebiyle her bir öyküyü bir element ismiyle adlandırmış ve öykünün çeşnisine o elementle ilgili bir bilgiyi de katmış. Bazen tüm öyküyü o elementin üzerine kurduğu da olmuş.

Yazar, önce Torino kentinde geçen çocukluk yıllarını anlatıyor Argon elementinde. Sonra yavaş yavaş gençlik yılları, hayat kavgası ve yaklaşan Nazi tehlikesi ile devam ediyor. Otobiyografik olmayan “Kurşun” ve “Cıva” hikayelerini oldukça başarılı buldum. Savaş yıllarında yaklaşan tehlikelerin korkusuyla birlikte yine ekmek kavgası…

“Formülasyonlar dualar, yasalar ya da ölü diller gibi kutsaldır; tek bir noktaları bile değiştirilemez.”

Savaş yıllarında Nazi karşıtı milislere katılıyor ve tek kurşun bile atmadan yakalanıyor. Auschwitz’e gidiyor ve mesleği sayesinde bu toplama kampına yakın bir kimya fabrikasında çalışarak hayatını kurtarıyor.

“Simsarlık yapan filozoflar, mercek temizleyen filozoflar, hatta mühendis ve stratejist filozoflar bilirim ama toptancılık ya da bakkallık yapan filozof tanımadım” diyerek yine hayat kavgası öykülerine dönüyor savaştan sonrasında da. Kimya sektörünün çeşitli kollarında çalışıyor.

Hikayleri anlatırken kendisine: “Ey sen konudan sapmaya teşne çenesi düşük kimyacı” diye seslenmesi de hoşuma gitti ayrıca.

“Mükemmellik yaşananlara değil, anlatılanlara özgüdür.”

Son olarak hayatın kaynağı, Karbon elementi ile kitabı sonlandırıyor yazar. Oksijen’e yer vermemiş.

Bu harika, eğlenceli, acı, düşündürücü, öğretici eser için Primo Levi’nin ruhuna selam gönderiyor Kırmızı Kedi yayınlarına ve Çevirmen Feza Özemre’ye teşekkür ediyorum.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir