Oruç Tutma Adabı

Bazı şeylerin bir içi vardır bir de dışı. İçi birini yakar dışı birini. Oruç tutmanın da bir içi var bir dışı. İçi sizi ilgilendirir, Allah’la aranızdaki bir meseledir. İçiyle ilgili konuşmak hocaların, müftülerin işidir. Ben dışından bahsedeceğim, yani oruç tutarken toplumsal olarak yapılması gerekenler. Oruç tutmanın içtimai hayattaki yeri, oruç tutmanın adabı.

1- Oruç olunduğu için kalp kırılmaz. Bir insanın asabi bir şekilde sağa sola sataşarak bunu oruçlu oluşuna bağlaması en basit tabiriyle hoppalıktır. Havailiktir, uçarılıktır, karaktersizliktir. Allah rızası için yapıyor olduğunuzu iddia ettiğiniz bir ibadet esnasında etrafınızdaki insanlara sataşmanızın hoş görülebilecek bir tarafı yoktur. Kalp kıracaksanız ibadet etmeyin. İbadet ederken, mesela namaz kılarken, etrafınızdaki eşyaları kırıp döküp ibadete sığınır mısınız? Sığınamazsınız zira size deli derler. İnsan kalbi eşyadan daha mı değersiz? Böyle saçma bir hareket olamaz.

2- Başkasının orucu sorulmaz, takip edilmez. İbadetten maksat, insanın yaratıcısı ile olan rabıtasını kuvvetlendirmektir. Üçüncü kişiler sizi niye ilgilendirsin ki? Bunu neden dedikodu malzemesi yapasınız ki? Başkasının orucunu sormak ayıptır, karşıdakinin size anlatmak istemeyeceği bir özrü varsa da sizi ilgilendirmez yoksa da. Başkasının ibadeti takip edilmez. Din, özgür vicdanlarda yaşandığı zaman bir anlam ifade eder.

3- Oruç tutmayanlar taciz edilmez, kınanmaz. Oruç tutmayandan saygı talep edilmez. Oruç tutmuyor diye birisi kınanmaz. Bu demek değildir ki tutmayanlar tutanlara saygı göstermeyecek. Oruç tutana saygı göstermek, karşısında yiyip içmemek de adaptandır. Eskiden, gayrimüslimlerle Müslümanlar bir arada yaşarmış da gayrimüslim azınlık oruca da ezana da her türlü ibadete de saygı gösterirmiş. Bugün bakıyorsunuz kimsenin kimseye saygısı kalmamış. Normalde olması gereken, oruç tutanın saygı beklememesi ve fakat tutmayanın saygı göstermesi; tutanın tutmayanı kınamamasıdır.

4- Oruç tutana müsamaha gösterilir. Oruç, bedenen yapılan zor bir ibadet olduğu için oruç tutanlara karşı müsamahalı davranılması gerekir. Oruç tutanların iş yükü mümkün mertebe hafifletilmeli; daha hafif koşullarda oruç tutanlar -ya da tutmayanlar- daha ağır koşullar altında oruç tutanlara destek olmalı, yardım etmeli.

5- Oruçla ilgili başkası rahatsız edilmez. Davulcular başta olmak üzere, oruçla ilgili ritüellerin nezaket sınırları içerisinde gerçekleştirilmesi beklenir. Davul çalarak insanların sahura uyandırılması güzel geleneklerden. Bunun yaşatılması için televizyon programları yapılabilir, davulcular mani okurken çekim yapılır, bazı merkezi yerlerde gerçekleşir bunlar. Motosiklete binmiş iki kişi, birisi aracı kullanıyor birisi de yeri göğü inletiyorsa şöyle bir tezat çıkıyor ortaya: Motosiklet icat edildiğine göre, çalar saat de icat edilmiş olmalı… İlla yapacaksanız bir iki tıngırdatıp gidin, rahatsız edici olmayın ey davulcular.

6- Oruçluluk acele sebebi edilmez. Sırada bekliyorsanız sabırla bekleyin, trafikteyseniz sabırla kurallara riayet edin. Oruçtaki tek sabır mevzuu açlık olmasın. Sabırsız hareketlerle başkalarının hakkını gasp etmeyin.

7- Aç olanın hali düşünülür. Bu madde hem muaşeretle ilgili hem dinle hem insanlıkla. Madem ki aç kalınıp sabrediliyor, aç olanın hali de düşünülmeli. Mümkün mertebe aç olanlara destek olunmalı. Aç olanlar araştırılmalı ve eldeki ekmeğin bir kısmı onlarla paylaşılmalı. Toplumsal hayatta insanların birbirlerinin haklarına riayet etmeleri zorunluluktur, bir adım öteye geçmek, başkalarına faydalı olmak ise erdemli insanların davranışıdır. 

Ramazan-ı Şerifiniz şimdiden mübarek olsun.

13 Mayıs 2018 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir