Ne Yapmalı?

Geçen haftaki yazım üzerine bir arkadaşım “Sorunu güzel tespit etmişsin fakat çözüm nedir?” diye bir soru yöneltti bana. Tabi ki sorunları tespit ettikten sonra çözüm yollarının aranması gerekir fakat benim teşhis ettiğim problem insanlık tarihinin en büyük problemi ve bir çözüm yoluna ulaşılmasının olanaklı olduğunu düşünmüyorum. Okumayanlar için, geçen hafta, insanlığın tüm servetinin yüzde 80’inin dünya nüfusun yüzde 1’inin elinde olduğunu ve bu eşitsizliğin sürekli büyüdüğünü yazmıştım. Bu süreç böyle gittikçe dünyada adaletsizlik sürüp gidecek demiştim.

“Ne yapmalı” başlığının iddialı olduğunun farkındayım. Okumadım fakat Lenin’in böyle bir kitabının olduğunu biliyorum, Oğuz Atay’ın da böyle bir kitapçık yazıp öğrenciyken arkadaşlarına dağıttığını duymuştum. Bu arkadaşların neleri öne çıkardıklarını bilmiyorum fakat bugünün değişkenleri inanılmaz farklılık gösteriyor. Dünün dünyasında insanların bilgiye erişimleri sıkıntılıyken bugünün insanları için dönem “bile bile lades” dönemi. Uyuşturulmuş kafalar, kendilerine anlatılanları algılayacak ve işlemden geçirecek durumda değiller. Medyanın, sosyal medyanın ve tüm diğer ekranların esiri olmuş bir insanlık var ve bu insanları bu ekranlar ne tarafa sürüklerlerse o tarafa doğru yol alıyorlar. Dolayısıyla yapılması gereken şeyler basit olsa da bununla ilgili bir fikir birliğinin oluşma ihtimali yok.

Sorunun servet eşitsizliği olduğunu söylemiştim. Çözüm de bu eşitsizliğin bir anda değil de uzun vadede ortadan kaldırılması. Devletlerin büyük servetlere daha fazla vergi koyarak buradan toparladıkları vergileri siyasi amaçları için değil de adaletsizliği ortadan kaldırmak için harcamaları tek başına yeterli bir hamle olabilir. “Adaletsizliği ortadan kaldırma” fonları ülkelerindeki seçkin zekâları tespit ederek onların daha iyi bir eğitim alması için harcanabilir. Dolayısı ile yoksulluk belası yüzünden hiçbir eğitim almadan hayatlarını; okuryazar dahi olmayan çoban, çiftçi, gangster ya da eğitim almış olsalar dahi esnaf, memur ya da ilgisiz herhangi bir meslekle kazanan dahiler insanlığa yeterli miktarda katkıda bulunabilirler. Fakat buradaki açmaz siyasetin çoğunlukla servetin emrinde olması ve servetin de kendisinden bir şeyleri eksiltecek kimseleri siyasetten uzak tutmasıdır. Hiçbir zengin kendi servetinden daha fazla vergi alacak birisini iktidara getirtmez. İktidarlar, servet sahiplerine borçlu olarak iş başına geldikleri için, herkesin eşit olarak verdikleri KDV gibi dolaylı vergiler artarken servetten yani sadece zenginlerden alınan doğrudan vergiler azalma eğilimindedir.

Bu sadece bir örnek. Ne yapmalı’nın cevabı, eşitsizliğin tedrici olarak ortadan kalkması. Bir insanın alın teriyle kazandığı servet tabi ki ona aittir. Bill Gates gibi bir insan dâhice bir şey bulup dünyanın en zengini haline geldiyse servetindeki tasarruf hakkı kendisine aittir. Fakat bu servetin bir sonraki kuşaklara aktarımında yapılacak örneğin yüzde 20 oranında bir kesinti diğer tüm servet sahiplerinden yapılacak kesintilerle birleşince ve bu kesintiler adaletsizliği ortadan kaldırmak için kullanılınca milyarlarca insan için bir umut doğacaktır. Milyarlarca insan için hayat daha kıymetli, daha çok üretmeye değer, daha çok yaşamaya değer olacaktır.

Bütün insanlık belirli bir uyuşturucunun etkisi altındayken, düşünceleri ekranlar tarafından manipüle ediliyorken kimsenin mantıklı düşünmesi ihtimal dâhilinde değil. Çoğunluk yine servet sahiplerinin istediği iktidarlara oy verecek, iktidarlar yine servet sahiplerinin istediği finansal kararları verecektir. Dolayısı ile doğru soru “Ne yapmalı?” değil “Nasıl yapmalı?” olmalıdır.

8 Haziran 2020 Net Haber Yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir