Mevdudi [Turan Kışlakçı]

Çağa İz Bırakan Müslüman Önderler’in yeni kitabı Mevdudi. Tefhimu’l Kur’an ve Tercümanu’l Kur’an en çok okuduğum tefsir ve mealdir. Yazarını daha yakından tanımak için sıraya bu kitabı aldım. Mevdudi Pakistanlı bir gazeteci, yazar, siyasetçi ve din âlimi. 1903 yılında Pakistan’da dünyaya geliyor. Babasının vefatı ile hayatın zorlukları ile baş başa kalıyor. Genç yaşta başladığı gazeteciliğe tüm ömrü boyunca devam ediyor. Bu yolla yazdığı yüzlerce eser Pakistan’ın kuruluşunda ve sonrasında Müslüman kesimin düşüncesinin esaslarını oluşturuyor. Şu yazıyı klavyeyle yazarken düşünmeden edemiyorum. Acaba hayatlarını sürekli üretmekle geçirmiş olan böylesi insanlar bu tür teknolojilere sahip olsalardı verdiklerinin kaç katı eserler üretirlerdi? Klavyeyle yazmak normal kalemle yazmaktan çok daha hızlı ve neşredilip çoğaltılması da o ölçüde kolay.

Mevdudi genç yaşında gazeteciliğe başlar. Çeşitli gazete ve dergilerin yayınlanmasında çalışır ve makaleler yazar. Bir yandan okuma, tercüme etme, öğrenme faaliyetleri yaparken diğer yandan öğrendiklerini insanlarla paylaşır. Hapishane dönemleri dâhil okumayı ve yazmayı asla bırakmaz. Hindistan’daki Müslümanların kurtuluş savaşımız sırasında bize gönderdikleri o meşhur paranın toplanmasında aktif rol oynar. Hindistan’daki Müslüman-Hintli geriliminin sürdüğü yıllar boyunca fikirleriyle hadiselere ışık tutmuş, insanları örgütlemiştir. Hintlilerin Müslümanlığa karşı yaptıkları eleştirileri kalemiyle yanıtlamış, İslam’ın savunuculuğunu yapmıştır. Otuz yaşında hayatının büyük kısmı boyunca yayınlayacağı Tercümanü’l Kur’an dergisini yayınlamaya başlar. 39 yaşında Cemaat-i İslami hareketinin kurucu heyetinde yer alır ve otuz sene sonra kendisi bırakana kadar bu cemaatin liderliğini yürütür. Pakistan devleti kurulduktan sonra devletin İslami bir anayasa temelinde işlemesi gerekliliği üzerine çaba gösterir. Cemaati partileştirip seçimlere girer. Çeşitli baskılara rağmen yılmayarak fikirlerini savunur.

Cemaati-i İslami’nin amaçları ise şu dört noktada toplandı:
a. İlahi değerler ve prensiplerin ışınında insan düşüncesini yeniden şeillendirmek.
b. Ferdin ıslahı.
c. Toplumun bütün kurumlarını ıslah etmek.
d. Devlet sisteminin ıslahı, yani ilahi nizamın tesisi.
Cemaat-i İslami bugüne kadar kimseye kafir dememiştir. Kimseye karşı küfür fetvası vermemiştir. Bizim hareketimiz boyunca biri hakkında ileri geri konuştuğumuz ispatlanamaz.

Kitabın yazarı Turan Kışlakçı. 173 sayfalık kitapta bir tutarsızlık gördüğüm için yukarıdaki cümleyle ilgili bir yorumda bulunmak istiyorum. Sanırım yazar kendi düşüncesini Mevdudi ile birleştirmeye kalkmış ve bu tutarsızlığa sebep olmuş. Mevdudi kimse hakkında ileri geri konuşmuyor ama kitabın bir yerinde hadis inkârcılarının fitnelerinden bahsediliyor. Mevdudi okuduğum kadarıyla tüm İslami akımlara karşı ılımlı davranmış yeri gelmiş Şia âlimleriyle de görüşmüş kitaba göre. Hadisi inkâr etmemek ayrı şeydir inkâr edene fitneci demek ayrı şeydir. Başka fikri kabul etmemek ve aksini savunmakla karşıdakine fitneci demek aynı şey değildir. Bunu yazarın hatası olarak görüyorum.

Doğrusunu sorarsanız bugün İslam’a kim hizmet etmek istiyorsa ona Vahhabilik damgası vuruluyor. Vahhabilik konusunda benim bildiğim sadece bu kadardır. Söylediklerimizin hepsi ortadadır. Başkalarına çamur atmaktan hoşlananlara Allah’tan korkmalarını öneriyorum. Çünkü bir gün bütün bunlar için Cenab-ı Hakk’a hesap vermek zorunda kalacaksınız.

Kanaatimce yabancı sermayenin tek kuruşunun bile ülkeye girmesi tehlikelidir. Bütün kalkınmalar öz kaynaklarımızla olmalıdır.

Eğer bir toplumda önderler zalim yöneticilere boyun eğer ve af dilemeye başlarsa memlekette adalet ve insaf diye bir şey kalmaz.

Ülkemizde misyoner okulları öyle bir nesil yetiştirmektedir ki bunlar ne Hıristiyanlığı benimsemekte ne de Müslüman olarak kalmaktadır. Bilakis kendi ahlak ve davranışları, dil ve hayat tarzı itibariyle yabancı biri olup çıkmaktadır. 

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir