Maske, Mesafe, İtidal

Pandeminin başından beri insanlığın temel eğilimlerinden birisinin de “panik” olduğunu öğrenmiş olduk. İnsanlık, hastalığın yayılması ile birlikte, itidalli davranma yeteneğinin olmadığını da göstermiş oldu. Nasıl ki bir zincirin en zayıf halkası tüm zincirin mukavemetini temsil ediyorsa, topluluklarda da en çok panik yapan bireyler tüm topluluğu kendi panik seviyelerine çekerler. Bugün yaşadığımız durum tam olarak bu.

Bir an durup makul olarak düşünmeye çalışırsak bir virüsün nasıl yayılıp nasıl yayılmayacağı hakkında aklımıza birçok mantıklı fikir gelir. Örnek olarak söylüyorum, kapalı bir alanda bir arada olan insanların arasında bir virüs geçişinin olma ihtimali açık alanda bir arada olanlara göre çok yüksektir. Dolayısı ile kapalı alanda uzun süre bir arada olmamak lazım, bir arada olunan süre zarfında maske ile virüs geçişine engel olmak lazım. Uzun süreli maske kullanımı nefes alıp vermede güçlüğe sebebiyet verdiği için tercih edilmemesi gereken bir yol. Kapalı alanlarda uzun süre kalmamak gerekiyor demektir bu. Kapalı alanların en tehlikelilerinden birisi de toplu taşıma araçları. Büyük şehirlerde çok uzun süreleri toplu taşıma araçlarında geçiren insanlar var. İstanbul’da milyonlarca insan, milyonlarca saat geçiriyorlar toplu taşıma araçlarında. İstanbul’da ve diğer büyük şehirlerde yaşayan insanlar toplu taşıma kullandıkları sürece virüsün yayılmasına engel olunamayacak demektir bu. Daha farklı sosyal ortamlardan bahsederek örnekleri çoğaltabiliriz.

Halkımızın panik seviyesi, mantık yürütme yeteneğini elinden almış durumda. Virüsün yayılmasının temel nedenini caddede yürürken maske takmaya bağlamış doludizgin giden bir mantık. Hayır efendim, açık havada yürürken etraftaki insanlarla yanak yanağa değilseniz, nefes alışverişleriniz birbirine çarpmıyorsa virüs bulaşma ihtimali yok. Virüsler havada asılı bir şekilde kurbanlarını beklemiyorlar. Açık havada maske takmanın getirisi akciğerlere binecek ekstra yük, maskelerde yuva yapacak bakterilerin tesirlerinin artışı olacaktır. Açık havada maske takmam faydadan çok zarar getirir. Bağda bahçede, dağda bayırda, kırsal alanda maske takmanın bir manası yok. Şehir içinde insanların kalabalık olduğu yerlerde maskemizi takalım, kapalı bir alana girerken maskemizi takalım. Panik seviyemizi durduk yerde artırmak bağışıklık sistemimizi zayıflatır ve virüsün vücutta başarı kazanma ihtimali artar.

Bazı yerlerde kameralara bakarak insanlar maske cezası yazıldığını duydum. Burada yoldan çıkmış bir panikle birlikte manasız bir dayatmacılık var. Halkın iyiliği için bir kural konmuş fakat açıkta kalan çok fazla nokta var. Hal böyleyken bir tane kurala bu kadar fazla sarılmak anlamlı değil. Toplu taşıma araçları her gün milyonlarca insanı milyonlarca saat taşıyorken yolda yürüyen insanların maske takıp takmamasının virüs yayılımına bir etkisi olmaz, olamaz.

Bakış açımızı değiştirmemiz, bize söylenenleri olduğu gibi kabul etmek yerine mantık süzgecinden geçirmemiz gerekiyor. Bir virüs, insanlığı bu kadar baskı altına almış olsun, inanılacak gibi değil. İnsanlık bin yıllardır başına gelen her türlü felaketten sıyrılmayı bilmiştir ve bu felaketten de sıyrılacaktır. Burada, virüsü kullanarak bizleri evlerimize hapsetmek, davranışlarımızı gözlemlemek, her birimizi bir laboratuvar canlısı gibi kayıt altına almak isteyen bir gücün varlığından bahsetmek istiyorum. İtidali ele alıp insan haysiyetinin en temel gereksinimi olan özgürlüğü doğru bir şekilde savunmamız gerekiyor. Akla ve mantığa uygun olmayan her dayatmayı olduğu gibi kabul edersek, kafeslerinde yaşayan deney farelerine dönüşmemiz yakındır.

1 Nisan 2021 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir