Makineler Akıllandıkça

Önümüzdeki on yıllarda dünyayı bekleyen sorunları sıralarken iklim değişikliği, savaşlar, tabii felaketler ve yoksullukla birlikte anmamız gereken bir diğer sorun da işsizliktir. Diğer felaketler kadar işsizlik de politika yapanlardan bireylere kadar herkesin önlem alması gereken problemlerin başında gelmektedir. Bugün dünya genelinde de Türkiye’de de önemli bir işsizlik sorunu var. Bu sorun azalacak gibi durmuyor ve yakın bir gelecekte bugünkü istatistiksel oranları arıyor olacağız.

İşsizliğin temel sebebi tarımsal ve sanayi üretiminde kullanılan beden gücünün yerini yavaş yavaş makinelerin alması oldu. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizdeki nüfus dağılımının köy-kent karşılaştırmasında köyde yaşayan nüfusun ezici bir şekilde fazla olduğunu biliyoruz. Bugün bu denge tam tersi yönde bozulmuş, hatta köy nüfusu neredeyse yok olmak üzeredir. Bunun temel sebebi kol gücü gerektiren tarımsal üretimin yeni icat edilen makineler sayesinde daha kolay bir şekilde yapılması olmuştur. Tarımda makineleşme artarken köyden kente doğru bir göç başlamış ve nüfus artışıyla birlikte bu iş gücü sanayi üretiminde kullanılır olmuştur. Makineleri daha fonksiyonel hale gelmesiyle birlikte sanayide kullanılan emek de yavaş yavaş yerini makinelere bıraktı. Bugün, teknoloji neredeyse sıfır işgücü ile sanayi üretimini gerçekleştirecek duruma gelmek üzere ve gözünü hizmetler sektörüne dikmiş durumda.

Ekonomik üretim genelde üç temel sektörün altında ifade edilir. Tarım, sanayi ve hizmetler sektörleri. Ülkenin ekonomisi geliştikçe tarım ve sanayi sektörlerinin genel ekonomideki oranlarının azalacağı ve hizmetler sektörünün yüzde doksanlara çıkacağı varsayılır. Bugün ülkemizde de, gelişmiş kabul edilen ülkelerde de beklenen senaryo gerçekleşmiş ve hizmetler sektörünün genel ekonomi içerisindeki ağırlıkları yüzde doksanlara dayanmış durumdadır. Bu durumda iş gücünün de bu sektöre kaymış olması normal bir hadisedir. Gelin görün ki teknolojik gelişmeler bu tür sektörlerde de makineleşmek yoluyla işgücünü asgariye indirmekte ve işsiz sayısı doğal bir şekilde artmaktadır. Hizmetler sektörü dediğimiz sektörler eğitim, finans, pazarlama, turizm, güvenlik, basın yayın, sigortacılık… gibi sektörlerdik. Tarımda işgücünün yerini alan, sanayide fonksiyonel hale gelerek bazı basit hareketleri taklit eden makineler gün geçtikçe daha da akıllanarak, internet teknolojisi ile birlikte, bu sektörde çalışan birçok kişiyi orta vadede işinden edecektir. Finans sektöründe şubesizleşme, güvenlik sektöründe robotların ve kameraların devreye girmesi, pazarlama da internet alışverişleri derken dünün olmazsa olmaz denen birçok sektörü yarınlarda kendisine yer bulamayacaklar. Sağlık hizmetlerinde gerekli olan birçok tetkikin cep telefonlarıyla bile yapılabileceği artık konuşuluyor. Varın gerisini siz hesap edin.

İşsizlik tehdidine karşın tedbir alması gerekenler makro ölçekte idareler, mikro ölçekte de bireylerdir. Devletin bu konuyla ilgili muhakkak bir planlaması vardır. Orta vadede işsizlikle mücadele için belki devlet müdahaleciliğini artırmak belki de yeni iş kollarıyla ilgili teşvikler çıkarmak belki de aklımıza gelmeyen onlarca tedbir planlamayla ilgili dokümanlara girdi bile. Bireyler de bu konuya yönelik kendilerince önlemler almalılar. Öncelikle, çocukların meslek edinme davranışlarında daha ciddi bir şekilde yönlendirilmeleri önem kazanıyor. Gelecekte önem kazanacak olan meslekler iyice araştırılmalı ve yeni nesil bu tür mesleklere yönlendirilmeli. Beden gücünün asgari bir şekilde kullanılacağı bir gelecek projeksiyonunda kafa gücünün daha çok kullanılacağı meslekleri tespit etmek önemli. Şu an için hiçbir şey yapılmasa dahi böylesi bir sorunla çok yakında yüzleşeceğimizi bilmeli, bu gerçeği de diğer beklenen ve tedbir alınması gereken sorunlarla birlikte gündemde tutmalıyız.

(19 Kasım Malatya NetHaber- Link)

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir