Lizbon Kuşatmasının Tarihi [Jose Saramago]

Lizbon Kuşatmasının Tarihi‘nin bendeki tarihi biraz daha farklı. 2007 yılında Gaziantep’te çalışırken aldığım bu kitabı uzun yıllar boyunca bir kenara atmışım. Böyle kitaplarım çok. Olgunlaşmayı bekliyorlar. Bundan 8-10 yıl kadar önce olgunlaştığını düşünüp elime aldım fakat fazla ilerleyemedim. Kitabın başlarında bir düzeltmenden bahsediyordu. Düzeltmenin yaptığı işe o kadar fazla imrendim ki, kalbim temizmiş, bu fikir bende uyandıktan sonra bir iki ay içinde düzeltmenlik yapma fırsatım oldu. Birçok kitap geldi geçti elimden ve bu kitabın kahramanı Raimundo Silva’nın yaptığı gibi düzeltmenlik yaptım ve bu işten muazzam keyif aldım.

Bugün, ben düzeltmenlik yapmıyorum artık. Kitap da olgunlaştı ve okudum. Jose Saramago, Portekizli yazar, bu kitabı 1989 senesinde yayınlamış. Kitap bir düzeltmenin eline geçen bir kitabı düzeltirken farklı bir hissiyata kapılması ile şekilleniyor. Lizbon şehri, malum, İslam hâkimiyeti altındayken Portekizliler tarafından kuşatılır ve alınır. Lizbon Kuşatmasının Tarihi’nin düzeltmeni ise bu durumda içine sinmeyen bir nokta bulur ve bir olumluluk takısını olumsuz yaparak kuşatmayı yapan Portekizlileri Haçlı desteğinden mahrum bırakır. Yayın kurulu bu hatayı fark eder ve düzeltmene bir fırça çekerler. Dr. Maria Sara, düzeltmenlerin sorumlu amiri ise hem düzeltmenden etkilendiğinden hem de hikâyedeki bu değişimin kaynağını merak ettiğinden Raimundo Silva’dan yeni kurgu üzerine bir roman inşa etmesini ister. Sonrasında olaylar gelişir.

Bir romanın içinde başka bir romanın olduğu bu roman hem Raimundo Silva’nın yazdığı Lizbonun Kuşatması Tarihi’ni hem de düzeltmenle Maria Sara arasında geçen aşkı anlatıyor. 380 sayfalık kitap İş Bankası Yayınları tarafından yayınlanmış ve İpek Babacan tarafından dilimize kazandırılmış.

“Düzeltmenlerin günlük yaşamlarını bir düşünün, efendim, kitapları bir kez, iki kez, dört, hatta bazen beş kez okumak zorunda olmanın korkunçluğunu bir düşünün, bu kitaplar ki, HErhalde ilk kez bile okunmayı bile hak etmeyen kitaplar,”

Kitapta Apelles ile kunduracının ünlü meseli var, hani şu “Çizmeyi aşma kunduracı” diyen ressamın meseli.

“Bir gün, Allah büyüktür, her bir kitap düzeltmeni elinin altında bir ilgisayara sahip olacak ve bunu gece gündüz bir göbek bağıyla merkezi veribankasına bağlayacak, böylece o zaman yegane endişesi, ya da endişemiz, bu yığınla veri arasına, tıpkı bir manastıra giren şeytan gibi, akıl çelici bir hatanın sokuluvermesi olacak.”

“Ne denli çok okursan o denli az şey öğrenirsin”.

“Eğer düzeltmelere özgürlük verilseydi ve ceza yasasından daha sıkı bir yığın yasakla elleri kolları bağlı olmasaydı çok geçmeden dünyanın yüzünü değiştirirler, susayanlara içecek, açlara yiyecek, kargaşa içinde yaşayanlara barış, dertlilere sevinç, yalnızlara arkadaş, umudunu yitirenlere umut vererek evrensel bir mutluluk alemi kurarlardı,”

“Yaşamın kısalığından yakınanlar, ne şekilde sunulmuş olursa olsun, ondan yararlanamamışlarsa suçu kendilerinde aramalıdırlar.”

“Geceleri, aşağıdaki evlerin oralarda üç hayalet belirir, geçmişin hayaleti, geleceğin hayaleti ve olabilecek şeylerin hayaleti, bunlar konuşmazlar, sanki kör gözlerle birbirlerine bakıp susarlar.”

“suç siz erkeklerde, sizin gibi maçolarda, sorun mesleğiniz değilse yaşınız, yaşınız değilse toplumsal sınıfınız, toplumsal sınıfınız değilse para oluyor, siz erkekler kendi doğal benlikleriniz neyse öyle olmayı ne zaman öğreneceksiniz,”

“bir kuşatma savaşı bu, ikimiz de birbirimizi kuşatıyoruz ve birbirimizce kuşatılıyoruz, kendi surlarımızı korurken birbirimizin surlarını yıkmak istiyoruz, sevgi bütün engellerden kurtulmak demektir, sevgi bütün kuşatmaların sonudur.”

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan