Küçük Prens [Antoine de Saint-Exupéry]

“Bir çiçek var. Sanırım o beni evcilleştirdi”

Bir şeyleri kategorize etmeye bayılırım. Yeter ki tasnif edilecek kadar çok veri olsun elimde. Temel sınıflandırmaları iyi yapar arkasından sıkılır bırakırım işte. Bu yüzden hayatımda çok şeyi yarım bırakmışımdır. Zaten hayat dediğiniz şey koca bir yarım bırakılmışlıktan başka nedir ki? Saint Exupery’nin hayatının yarım kalması gibi bir yarım kalmışlık duygusu; Küçük Prens’in hiçbir tasnife uygun olmadan bütün sınıfların birincisi olması gibi bir duyguyla birleşince tamamlanmışlık hissi uyandırmıyor. İki yarım bir tam etmiyor zira.

Antoine de Saint-Exupéry (tam yazılışı böyle) Fransız bir pilot. Savaş pilotu. Geçenlerde onu öldürdüğünü iddia eden bir bunak medyada şöyle bir yer buldu kendine. 2. dünya savaşı sırasında henüz kırklı yaşlarının başında olan yazar bir uçuşundan geri gelmiyor. Yarım kalmışlık böyle. Daha kim bilir neler yazacaktı diye düşünmeden edemiyor insan. Bir de bu kitabın ilk müsveddesinin yüzlerce sayfa uzunluğunda olduğunu duymuştum. Yazara göre en güzel anlatım en sade olanıymış. Bu yüzden kitabı bir heykeltıraş gibi yontmuş. Fazlalıkları çıkarınca ortaya Küçük Prens çıkmış.

Hayatımda okuduğum kitapların listesinde ilk sıraya düşünmeden koyabilirim. Neden diye soracak olursanız da cevap vermem. Buyurun birkaç alıntı kitaptan.

“Bir keresinde güneşin batışını tam kırk dört kez izlediğini anlatmıştın bana. Sonra da şöyle demiştin: ‘Bilirsin, insan çok mutsuz olduğu zamanlarda güneşin batışını izlemeyi sever.’

‘Peki sen mutsuz muydun?’ diye sormuş, ama yanıt alamamıştım senden.”

“Eğer bir insan milyonlarca yıldızın arasındaki tek bir gezegende yetişen bir çiçeği severse, bu onu mutlu etmeye yetecektir. Çünkü yıldızlara baktığında ‘Benim çiçeğim oralarda bir yerlerde ‘ diyebilir.”

“İnsan çiçeklere asla inanmamalı. Sadece onları seyretmeli, koklamalı”

“Dünya öyle sıradan bir gezegen değildir. Orada yüz bir tane kral, yedi bin tane coğrafyacı, dokuz yüz bin iş adamı, yedi buçuk milyon ayyaş, üç yüz on bir milyon kendini beğenmiş vardır. Bir başka deyişle, yaklaşık iki bin milyon tane yetişkin.”

“Evet. Örneğin, sen benim için sadece küçük bir çocuksun. Diğer küçük çocuklardan hiçbir farkın yok benim için. Sana ihtiyacım da yok. Aynı şekilde, ben de senin için dünyadaki yüz binlerce tilkiden biriyim sadece. Bana ihtiyaç duymuyorsun. Ama beni evcilleştirirsen eğer, birbirimize ihtiyacımız olacak Sen benim için tek ve eşsiz olacaksın, ben de senin için”

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

2 thoughts on “Küçük Prens [Antoine de Saint-Exupéry]

  1. abi geçen bi arkadaş:

    -bi arkadaşım bana küçük prens hediye etti

    dedi. ben de “arkana bakmadan kaç” dedim. sonra düşündüm hayatımda kaç kişiye küçük prens hediye ederim diye 2’yi bilemedin üçü geçmez herhalde…

    bunu bir de hediye olarak tutunamayanlar alanlara söylüyorum. hatta bi aralar kendime “caanım selim” diyenleri boğacağıma dair söz vermiştim ama onu beceremiyorum 🙂

  2. Küçük Prens öyle çok sevgi pıtırcığı bir kitap da değil aslında. Hediye edilmek için de fena değil. Biraz önyargılı davranmış olabilirsin bence. Fakat birisi bana Tutunamayanlar hediye ederse yapabileceğim en güzel hareket suratına yumruk atmak olacaktır. En kötü ihtimalle sözle döverim. Ama döverim.

    -Haksız mıyım Olric?
    -Haklısınız efendimiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir