Kitap Okuma-Okumama Faşistleri

Kitap okuma faşistleri yeni bir bilgi; okumama faşistleri ise yepyeni. İzah edeyim.

Kitap okuma faşistleri kitap okuma alışkanlığı olmakla birlikte, bu alışkanlıklarını başkalarını aşağılama vesilesi yapan tiplerdir. Kendileri hayatlarının bir döneminde belki çok belki az kitap okumuş kimselerdir. Okudukları kitapların nitelikleri de tartışma konusudur fakat başkalarını aşağılamak hususundaki özgüvenleri araştırmaya tabi tutulması gereken bir meseledir. Okudukları kitaplar kendilerine geçmişin ve geleceğin bilgisiyle birlikte “Hayat, Evren ve Her Şey”e dair nihai sorunun cevabını ve hatta sorusunu da vermiş gibi davranırlar. Toplumun genelinde, okuryazarlıkla ilgili bir zafiyet olduğu için, az çok mürekkep yalamış tipler imtihana tabi tutulmaksızın belirli bir saygınlığı elde ederler. Kıymetleri kendilerinden menkul olması gereken bu faşistlerin maalesef değişik ortamlarda kıymet gördükleri de gözlemlenmektedir. Burada bir hususa da dikkat çekmek istiyorum, günümüzde baskı teknolojisinin ilerlemesi ve ucuzlaması sayesinde piyasada “ucuz kitap” diye tabir edebileceğimiz kalitesiz neşriyatın enflasyonu oluşmuş durumda. Kalitesiz kitap kalitesiz okuyucuyla buluşuyor ve ortaya değişik türden bir faşizan kitle çıkıyor.

Bu kitleyi ayırt etmek için okurluğuna değil konuşurluğuna bakmak lazım. Kitap okumak tabi ki çok güzel bir öğrenme metodudur. Keşke herkes haftada en az bir tane değerli eser okusa da toplumumuzun bilgi-kültür seviyesinde artış olsa. Fakat okuyup da arkasından bize “sen niye okumuyorsun”, “şu kitabı okudun mu?”, “okumadan nasıl duruyorsunuz, benim okurluğum şöyle rö rö” diyerek baskı yapan tiplerdense okumayanlar tercih sebebidir. Bu türlü, okuduğuyla karşıdakini hor gören, aşağılayan tipler bu işin hastalıklı kısmını oluşturuyor. Sürekli okumaktan, okurluktan bahseden, daha az okuyan tiplere karşı kendini beğenmiş tavırlar takınan, her ortamda karşısına aldığı tiplere okuması hususunda nasihat eden-baskı yapanlar kitap okuma faşistleridir. Rabbim bunların maruziyetlerinden bizi muhafaza buyursun.

Kitap okumayla ilgili bir diğer faşizan kitle ise hiç okumayıp bunu erdem sayarak karşıdakine dikte ettirmeye çalışan kitledir. Burada kitle iki kısımdan oluşuyor, birincisi okumamayla övünenler: “Bak ben okumuyorum ama daha çok kazanıyorum,” “sen okuyorsun da ne oluyor, bütün gözler benim üzerimde”, “okumayarak daha farklı bir kemalat seviyesine ulaştım, senin bundan haberin var mı?” Bu söylemler, cehaletinden kuvvet alma söylemleridir. İnsan okumamayla gurur duymaz, eksikliğini hisseder. “Ben hiç okumuyorum fakat eksikliğini de hissetmiyorum” diye övünen birine verilecek en güzel cevap, “Fakat biz hissediyoruz” demektir. İkincisi de okumayıp, okuyanlara yol gösterenlerdir. “Sen çok okuyorsun, bunu da bilmen lazım” diyenlerin ahmaklık seviyesine başka bir kitlede rastlamak mümkün değildir. Kendisini yalanlayan cümlenin kendisini yalanladığının cümleyi kuran tarafından fark edilemiyor olması derinliğin d’sinden nasibinin olmayışıyla açıklanır ancak. “Bu kadar kitap okuyorsun, neden böyle olmuyorsun?”, “Bu okudukların neye yarıyor, şöyle olmalıydı,” cümlelerini ve türevlerini sarf edenleri faşistlerle ahmakların bileşim kümesine yerleştiriyorum hemen. Karşı tarafın nezaketi sayesinde bu türlü, okuyanın henüz ulaşamadığı ve fakat kendisinin hiç okumadan ulaştığını düşündüğü o seviyede olduğunu zanneden tiplerin suratına aptallıkları vurulmaz ve cahilliklerinin zirvelerindeki yaşamlarını sürdürebilirler.

Kitap okumayla ilgili faşist tiplerinden benim gözlemleyebildiklerim bunlar. Önümüzdeki hafta değişik faşist tipleriyle devam edeceğim.

30 Ocak 2020 – NetHaber

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir