Kesat

Hangi esnafla söze başlasanız işlerin kesatlığından bahsediyor. İşlerin kesat gitmesinin doğru ya da yanlış olduğunu bilmem fakat esnafın giderek daha az gelir elde ettiği bir sürecin ortasında olduğumuz kesin. Kapitalist sistem her hal-ü karda zenginliği sınırlandırıp fakirliği daha geniş kitlelere taşıyacaktır.


Her yıl zenginin malı züğürdün çenesini yorar misali dünyanın en zengin yüz kişisi, Türkiye’nin en zengin yüz kişisi haberlerini okuyup hesap yaparız. Bu kadar parayla kaç tane ev alınır, kaç tane araba alınır hesaplarını bir kenara bırakırsak şöyle bir manzara çıkıyor karşımıza. Yüz kişinin serveti toplamı geriye kalanların yarısından fazlasının servet toplamına eşit ya da daha fazla. En zengin yüz Türk geriye kalan 76 milyonun yarısından daha fazla zenginliğe sahip. En zengin yüz dünyalı geriye kalan 7 milyarın yarısından daha fazla paraya sahip. Bu eşitsizlik o yüz kişi lehine sürekli değişmektedir üstelik.


Bu durumun neticesi olarak zenginin daha zengin, fakirin sürekli daha fakir oluşu gerçeği ile karşı karşıya kalıyoruz. Resmin daha az görünen bir diğer yüzü ise orta sınıfın yavaş yavaş erimesidir. Piramidin sivri ucu her yıl daha da sivrileşirken taban yayvanlaşıyor. Esnaf ya işlerini büyütecek ya da ücretli olarak daha büyük bir esnafın yanında çalışmaya başlayacak. Başka çare yok.


Üreticiden tüketiciye uzanan bir zincir var. Toptancılar, distribütörler, perakendeciler, esnaflar, pazarcılar, seyyar satıcılara kadar uzanır bu zincir. Bugünün düzeni bu zincirin tüm halkalarını kaldırıp direk tüketiciye ulaşmaya uğraşıyor. Her üreticinin hedefinde son kullanıcı var. İnternet sitelerinde aradığınız her şeyi bulmak mümkün. Bütün üretim kollarında maliyeti minimize ederek aracıları ortadan kaldırma çabası var. Sonuç olarak zincirin halkaları birer birer azalıyor. Nihai olarak gerçekleşecek olan büyük firmaların şubeleşme yoluna giderek ülkenin her yerine ulaşmaları; küçük esnafın ve orta sınıfın tamamiyle ortadan kalkmalarıyla birlikte kalabalık bir memur ve işçi sınıfının oluşması.


Örnekle hadiseyi daha açık hale getirmeye çalışırsak: bakkal dükkânı işleten bir esnaf zaman içinde yüksek maliyetlere tahammül edemeyecek, daha ucuza mal satan süpermarketin şubesi karşısında tutunamayarak o büyük süpermarkette çalışmaya başlayacak. Yerel market zincirleri de ulusal market zincirleri karşısında dayanamayarak çöküşe geçecekler. Yerel olan hiçbir şey kalmayacak. Ücretli kesim nüfus olarak daha yüksek rakamlara ulaşırken gelirleri asgari bir ücret seviyesine sabitlenecek. Daha uzun vadede biraz daha kalifiye olan ustabaşı, teknisyen, idareci sınıfın da ücretleri azalıp aradaki fark basit promosyonlarla kapatılıyor olacak.
Karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım fakat gidişatın böyle olduğu aşikâr. Liberal ekonomi politikaları sürdükçe; devletin düzenleyici, düzeltici, düzleştirici politikalarının yokluğunda büyük balıklar küçükleri yutarak daha da büyük oluyor, altta kalanınsa canı çıkıyor.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir