Kazım Karabekir Anlatıyor [Uğur Mumcu]

Kazım Karabekir’le ilgili okumalarıma devam etmek için Uğur Mumcu’nun hazırladığı “Kazım Karabekir Anlatıyor” kitabını okudum. Paşaların Kavgası kitabı ile hemen hemen aynı şeyler vardı bu kitapta da. O yüzden yeni bir şeyler öğrendim diyemem.

Kitabın başında Mustafa Kemal’in Erzurum milletvekili Hüseyin Avni Bey’e karşı Kazım Karabekir’i savunması yer alıyor. Hüseyin Avni Bey Karabekir’in Bolşevik olduğunu, İslam ile Bolşeviklik arasında fark olmadığını söylemesi üzerine kendisini meclise ihbar ediyor. Bugün İslami Sosyalizmi savunanlar var. Daha o zamanlar bu tür fikirler varmış demek ki. Kazım Karabekir’in anılarında ise Mustafa Kemal’in Erzurum mebuslarıyla kendisinin arasını açmaya çalıştığını hatta bir şekilde Erzurum’da kendisine suikast düzenleneceğinden korktuğunu ima eden düşüncelerini okumuştum. Bolşeviklerle anlaşma konusunda da Karabekir’in iddiası Mustafa Kemal’in bunu düşündüğü ve lakin kendi ısrarlarıyla onu bundan vazgeçirdiği şeklindeydi. Uğur Mumcu’nun kitabındaki iddialarsa bunun tam tersi. Mustafa Kemal net bir şekilde Bolşevikliğe karşı çıkıyor.

Kitabın ekinde Atatürk’ün el yazısı ile Kazım Karabekir’in anılarına yazdığı 9 sayfalık bir cevap metni var. Yanlış anlaşılmasın Karabekir’in anılarını yayınlatmıyor Atatürk. Evine yaptırdığı bir baskınla çuvallara koydurup tüm kitaplara el koyuyor. 33 madde halinde de bir cevap listesi var Atatürk’ün. Paşaların Kavgası kitabında da dediğim gibi, kimin haklı olduğunu ancak Allah bilir. Birbirleri ile kafa yapıları bu kadar uyumlu olan iki insanın geçinememelerinin tek nedeni uysal olmamaları. İki padişah bir cihana sığmamış misali.

Kitabın ilerleyen yerlerinde 1933 senesinde Milliyet gazetesinde yayınlanan bir atışmadan parçalar yer alıyor. Atışmanın tarafları Kazım Karabekir ve Uğur Mumcu’nun tahminine göre “millici” mahlasını kullanan Mustafa Kemal. Millici Kazım Karabekir’in sadece doğu illerini kapsayan istiklal çalışmalarının tüm ülkeyi kurtarmaya yetmeyecek olduğunu söylüyor. Karabekir Paşa’nın büyük düşünemediğini ima ediyor.

Paşaların Kavgasında geçen Rawlinson hadisesi aynen bu kitapta da geçiyor. İngilizler saltanatın kaldırılmasını, başkentin İstanbul’dan alınmasını teklif ediyorlar. Mustafa Kemal Paşa da Karabekir Paşa da bu fikri makul buluyorlar lakin zaman konusunda ihtilaf var aralarında.

Karabekir Paşa’nın Mustafa Kemal ile ilgili Harbiye Nazırı olmak, Vahdettin’e damat olmak iddiaları var. Yıllar önce Milliyet gazetesindeki bir tarih makalesinde böyle bir şey okumuştum.

Kitabın son bölümünde Uğur Mumcu’nun Kazım Karabekir’in kızı Hayat Karabekir ile yaptığı bir röportaj var. 1933 senesi hadiselerini anlatıyor Hayat Hanım, evlerinin nasıl arandığını, sivil polisin nasıl sürekli babasını takip ettiğini ve babasıyla ilgili birkaç detay daha. Karabekir Paşa her gün keman ve piyano çalarmış.

Atatürk suikastı davası için Karabekir paşa yargılanırken salondaki subaylar Paşa “Oturun” diyene kadar oturmuyorlar.

Hayat Hanım’ın dediğine göre Atatürk’ün ölümünden sonra İsmet Paşa, Kazım Karabekir’e telgraf çekiyor. Birlikte çalışalım diyerek onu milletvekili yapıyor ama eskisi gibi samimi de olmuyor hiçbir zaman. Paşa’nın ölümünden sonraysa kızlarına ağlayarak itirafta bulunuyor İsmet Paşa o günlerle alakalı.

Yine kızlarının dediğine göre Karabekir Paşa; Mustafa Kemal ile Atatürk’ü iki ayrı şahıs olarak görürmüş. Atatürk’ün devrimlerineyse asla karşı olmamış. Hepsini de desteklemiş. Sadece yapılış şekillerini biraz dayatmacı gördüğü için halkın eğitilerek yapılacak devrimlerin daha kalıcı olacağını düşünmüş. Kazım Karabekir Paşa evde namaz kılmaz, oruç da tutmazmış. Rakı sevmez, şarap ve bira severmiş. Kızlarına da iştah açsın diye çocukken şarap içirirmiş.

İslami kesimin yıllarca Kazım Karabekir’i niye bu kadar fazla sahiplendiklerini anlamıyorum. Belki de Atatürk’ü sevmedikleri için, ona karşı olan herkesin kendilerine hoş görünmesi eğiliminden kaynaklanmıştır. Fakat görülüyor ki Karabekir Paşa’nın da dini hassasiyetleri pek fazla değil. Ne Atatürk’ün ne de Kazım Karabekir’in dindarlığını ölçmek bana kalmamış tabi ki.

208 sayfalık bu kitabı Rahmetli Uğur Mumcu hazırlamış. Elimde 95 yılında Tekin yayınlarının bastığı bir nüshası var. Ayrıca Uğur Mumcu bu eserin içeriğini yazı dizisi olarak Cumhuriyet Gazetesinde de yayınlamış.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir