Kar Beklentisi

Yine Aralık geldi. Hayatımızın bir kışına daha giriyoruz. Ağaçlar yapraklarını dökmüş. Belediye işçileri ellerinde süpürgelerle her gün sabahın erken saatlerinden başlayarak dökülen yaprakları temizliyorlar. Benim en çok sevdiklerim çınar yaprakları. Üç beş tanesi diğer ağaçların yapraklarına oranla kocaman cüsseleri ile birleşince sanki kış şartlarına göğüs gereceklermiş gibi duruyorlar. Nafile bir ittifak. Çözülmeleri bir yağışa bakar, ya yağmur ya da kar.

Yine kış başladı. Sabahlar kuru bir ayazın yanaklarımıza çarpması ile karşılayacak bizi uzun bir müddet. İnsanların soğuğa karşı aldıkları tavırlar teşbihte hata yapmazsak savaş durumunu andırıyor. Düşman: Kış ve soğuk. Etkisi: Üşütme ve grip. Teçhizat: Yün ve pamuk. Kışı hasta olmadan atlatmak ne güzeldir kim bilir? Benim başıma gelmediğinden bilmiyorum. Düşman hep galip geliyor bünye karşısında. Oysa Hazreti İsa’nın tavsiyesine uyup sevmeye uğraşırım bu mevsimi en başından itibaren. Tedbiri elden bırakmadan, atkıyı bereyi bir kenara atmadan, yaklaşabildiğim kadar yaklaşmaya çalışırım. Neticede hayal kırıklığı, uzun süreli üşütme, bol limon, bol pekmez.

Kışın başlaması ile kar beklentisi kendini gösterir. Her bünyede farklı tesirleri vardır bu beklentinin. Araç sahipleri bu bekleme sırasında kar lastiği ya da zincir hesabı yaparlar. Belediyeciler kar yağışıyla kapanacak yollar için tedbir düşünürler. Anne babalar çocukların üşütmemesini… Beklemek sancılıdır beklenen ne olursa olsun. İçimizdeki çocuğun kar yağışıyla ilgili bir heyecanı var. Kış sabahları gözümü açar açmaz penceremden dışarıya bakarım beyaz örtü serilmiş mi şehrin üzerine diye. Gün içinde başlayan yağışları sevmiyorum o yüzden. Kar dediğin soğuk bir gecenin uykusundan sonra bastıracak, ilk ışıklarla davetsiz bir misafirin gelip oturma odanıza kurulması gibi hayatınızın orta yerine düşecek. İçinizdeki çocuk ölmemişse bu sürprizi neşeyle karşılayacaksınız. Önce beyaz örtünün şehri teslim almışlığını uzun uzun izleyecek hemen ardından atkı-bere-eldiven teçhizatıyla kendinizi dışarıya atacaksınız. Taze yağmış karın kayganlığının verdiği tedirginlikle kısa adımlar atarak yürüyeceksiniz.  Allah’ın kudretinin şüpheye yer bırakmayan büyüklüğünü bir kez daha derinden hissedip imanınızı tazeleyeceksiniz.

Kar yağışıyla birlikte kar beklentisi nihayet bulmuş olacak. Kar küreme çalışmaları kürekten başlayarak yollara tuz serpmeye kadar değişik varyasyonlar gösterecek. Siz üzerinize vazife değilse eğer mücadele değil de sevme duygusuyla hareket ederek işin tadını çıkarmaya çalışacaksınız. Hazreti İsa’nın dediği gibi, sevdikten sonra düşmanınız olmayacak kar. Örtünün altında kalmış çınar yaprakları gürbüz duruşlarını kaybetmiş, çürümeye yüz tutmuş olacaklar işte bu vakit geldiğinde. Tabiat bir kez daha ölmüş, bir kez daha dirilmenin ilk adımını atmış olacak.

Bir Aralık daha geldi sevgili dostlar. Yüzlerce hesabın dönüp durduğu zihinlerde mevsimler iz bırakmadan gelip geçiyor. Mevsimin ağırlığı hesap defterindeki etkisi kadar oluyor. Durup bir düşününce aslında, doyasıya yaşanacak bir mevsim daha. Odağından kaymış düşüncelerden sıyrılıp, gökyüzünü izlemek için ne güzel bir fırsat.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan