Kandil

Üç ayların gelmesiyle birlikte kandil mevsimi de açılmış oldu. Bu kandil mevsiminin devamında bayram mevsimi ile sürecek bir mesaj trafiğinde boğulacağız zira artık özel günlerde mesajlaşmak ya da Facebook duvarında paylaşımda bulunmak gelenek ya da hani neredeyse ibadet haline geldi. İşin daha ilginç bir yanı da bu günlere özel ibadetlerin varlığı. Kandil orucu, kandil namazı gibi ibadetler sair zamandaki ibadetlerin kıymetsizliği gibi bir düşünceyi akıllara getiriyor. Bu yüzden toplumdaki ibadet eğilimi özel günlerde artan, sair günlerde ise azalan ya da belki hiç yapılmayan bir seyir izlemekte. Bu kandil günlerinin olumlu ve olumsuz taraflarına değinmek istiyorum kısaca.

Kandil gibi özel günlerin toplumsal açıdan çok faydalı olduğunu inkâr etmek akıllıca olmaz. Böylesi günlerde insanlar birbirlerini arar, sorar, sevgi ve muhabbetlerini güncellerler. Değer verme ve görme davranışları zirve yapar ve bu da insanları mutlu eder. Benim kandilden aldığım esas mesaj budur. Eşin dostun birbirlerinin hatırlarını sorup mutlu olmalarıdır kandilleri güzel kılan. Toplumun her seviyesinden insanın zengin fakir ya da başka ayrımlara tabi olmayıp o güzel günün mutluluğunu bir arada paylaşmaları kadar güzel bir şey olamaz. Regaip, Miraç, Berat, Mevlid kandilleri, Kadir gecesi, toplam yedi gün süren dini bayramlarla birlikte cumhuriyetimizin bize armağanı olan 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim gibi günleri ve özel günleri de ilave ettiğimiz zaman bir insanın gerçek anlamda değer verme ve görme davranışlarıyla iç içe olacağı 20’nin üzerinde gün vardır bir senenin içinde. Bu bizim kültürel ve tarihi bir zenginliğimizdir ve aynı zamanda toplumun nefes alması için güzel fırsatlardır.

Kandilin olumsuz tarafı ne olabilir ki diye soran olursa da şunlardan bahsetmek istiyorum. Bir Müslüman için her gün birbirinin aynıdır. Bayram günü de namaz kılınır cenaze günü de. Acı günde de ibadet edilir mutlu günde de. Dolayısı ile bir güne ait ibadetlerin daha kıymetli olduğu algısı sair günlerdeki ibadetlerin o kadar da önemli olmadığı ya da belki de hiç önemli olmadığı gibi bir eğilime sebep olur. Nitekim etrafımızda sadece kandilde, sadece bayramda ya da sadece Cuma günleri namaz kılan insanları görüyoruz. Bir günün bin gün kadar hayırlı olduğu mesajının sürekli verilmesi, “matematikten anlamıyorum çünkü temelim yok” geyiği ile hesap acziyetini sürekli ifade eden insanları adeta bir cebir dehası haline getiriyor.  Mezkûr gecede 20 rekât kılıp senelik borcu olan 6-7 bin rekât civarı farz namazı hesaplayan Müslüman’ımız o kadar güzel uyuyor ki o gece ertesi günün sabah namazı dâhil olmak üzere bir dahaki kandile kadar kıblenin ne tarafta olduğunu unutuyor. Bu durum bu günlerin güzelliğine gölge düşürüyor. Ramazan hepimiz için güzel günler fakat Ramazan ayında dolan camilerin diğer aylarda boş kalması, Ramazan ayında okunan Kuran’ların daha sonra raflarda toza batması, Kurban’da hatırlanan fukaranın bir dahaki Kurban’a kadar hatıra getirilmemesi bu güzel günlerin üzerini kara bir gölge gibi örtüyor.

Günlere hususiyet atfederken mübalağaya kaçmamak lazım. Ramazan ayı da yaklaşıyor. İbadetin kıymetini takdir etmek haddim değil ama az dahi olsa düzenli olan ibadetlerin daha makbul olduğunu söyleyen bir tek ben değilim. Sadece ibadet değil, hayatın her alanında az dahi olsa düzenli olarak yapılan işlerin daha başarılı olduğunu gözlemleriz. Bu açıdan bakılınca kandil günlerinde ya da başka özel günlerde insanın olağanüstü gayretler göstermesi, sonrasında düzenli olmayınca iyi bir niyetin kötü bir neticesi olarak görünüyor gözüme.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

3 thoughts on “Kandil

  1. mezkur kelimesinin anlamını bilmiyordum. adı geçen , biraz önce anılan anlamındaymış. bir kelime daha öğrendim. gerisi malum zaten

  2. mezkur kelimesinin anlamını bilmiyordum. adı geçen , biraz önce anılan anlamındaymış. bir kelime daha öğrendim. gerisi malum zaten teşekkürler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir