Kamkaz

Adaletin makbul olanı keskin olandır. Adalet sistemi kimsenin içinde ukde bırakmamalıdır. Ne ceza gören demelidir ki “bu işlediğim suç için orantısız bir ceza aldım” ne de mağdur demelidir ki “bu suçun cezası bu kadar az olmamalıydı”.

Suç işleyen cezasının düşük olacağını bilirse suç işlemek hususunda kendini daha rahat hisseder ve dolayısıyla suç oranları artar. Bir insan bilse ki yola çıkıp rastgele ateş ederek üç-beş kişiyi vurduğu zaman birkaç yıl hapiste yatacak ve sonra çıkacak, şiddete eğilimi artar. Sivillerin rahatça silahlanabildiği ve adalet sisteminin işlenen suç ile orantılı bir ceza hukukunun olmadığı ülkelerde silahla yaralama ve öldürme suçlarının oranının, daha adil bir sistemi olan ülkelere göre fazla olması kaçınılmazdır. Yaptığının yanına kar kalacağını bilen kötü niyetli bir kimsenin her türlü suçu işlemesi olağandır. Dolandırıcılık suçlarının son zamanlarda arttığını görüyoruz. Hırsızların arayıp da dolandırmaya çalışmadığı kimse kalmadı gibi. Haftada en az bir defa cep telefonundan aranıyorum ve kredi kartıyla yapmış olduğum bir alışverişten dolayı ödül kazandığımı söylüyor karşı taraftan bir ses. Kredi kartım yok, onu da nerden çıkardınız dediğim anda telefonu yüzüme kapatıyorlar. Eminim bu yazıyı okuyan hemen herkesin başına sıkça geliyordur bu durum. Hırsızı bu kadar cesur yapan ne diye düşündünüz mü? Ceza alma ihtimalini kafasına takmıyor olması. Nasılsa alacağı ceza kendisinin dolandırdığı paranın yanında pek önemli değil. Önünde aynı suçu işleyip büyük cezalar almış örnekler yok. Karşılıksız çekler senetler, hırsızlıklar, dolandırıcılıklar, kadına ya da erkeğe hiç fark etmeksizin şiddet ve aklınıza gelebilecek her türlü kanuna aykırı davranış için uygulayanların başına gelen caydırıcı bir cezaya denk gelmiyoruz haberlerde. Bu durum adaletin kamkaz oluşundan, jilet gibi keskin olmayışından kaynaklanıyor. Sonra da vatandaş kendi adaletini kendisi sağlamaya çalışıyor ve bunların da eklenmesiyle suç oranları artıyor, vatandaşın içindeki güven duygusu azalıyor.

Başına bir iş gelen vatandaş kendi adaletini kendisi temin etmeye uğraşıyor. Bireysel silahlanma oranları artıyor. Toplumun içinde devlete ve diğer bireylere karşı güvensizlik giderek artıyor. Hırsız, uğursuz, katil nasıl olsa kanunun kendisini fazla cezalandıramayacağını bildiği için daha rahat davranıyor, namuslu insanlar daha fazla çekiliyorlar kendi içlerine. Başlarına bir şey gelse adaleti ya kendileri temin edecek ya da ahirete bırakacaklar. Bu duyguyla tedirgin yaşıyor normaller, bu duyguyla agresifleşiyor kötüler.

Yeni anayasa için bir komisyon kuruldu, çalışmalarını devam ettiriyor. Ne amaçla yapılıyor bu yeni anayasa ben tam olarak anlayabilmiş değilim. Sırf darbecilerden intikam almak için yapılıyorsa yenilenmesinin gereği yok. Sırf eyalet sistemine geçmek ve ülkenin doğusundaki petrol kaynaklarını batılı güçlerin istifadesine açabilmek için bağımsız bir Kürt devleti oluşsun diye yapılıyorsa da gereği yok. Fakat daha müreffeh, daha huzurlu, insanların daha mutlu olduğu bir ülke olmamız için yapılacaksa bu yeni anayasa, adalet sisteminin bu kamkazlığından, körleşmişliğinden kurtulması için de maddeler bulunmalı, bu maddeler ışığında yeni bir ceza kanunu oluşturabilmeli. Bu kanunu gören kötü niyetli insanlar suç işlemekten korkar hale gelmeli ki memleketimize huzur gelsin. Kötü niyetli insan bilmeli ki bu suçu işlediği zaman adalet yakasını bırakmayacak, suçla orantılı bir şekilde kendisine ceza verecek ve bu cezasını çektirmeden afla, şartlı tahliyeyle bırakılmayacak; o zaman suç oranları azalır ve memleketimiz daha müreffeh bir yer halini alır.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir