Kalemler Bitmiyor

Kalemlerim bitmiyor. Uzun zamandır bir kalemimin bitişi hatırası yok zihnimde. Hani, yazarken kalem aniden yazmaz olur ya. Kâğıdın üzerinde derince bir iz bırakır biraz, yazmadığını fark ederek elime alırım. Kaleme bir bakıp, daha değersiz addettiğim başka bir kâğıdın üzerine bastırarak bir daha denerim mürekkebin etkinliğini. Bazen değersiz kâğıt, ya da daha az değerli kâğıt yırtılır bastırmalarımdan. Bazı durumlarda bu metot işe yarar bazense yaramaz. Sonra kalemi elime alır ağzıma götürür derince üflerim. Hohlamak diye tabir ettiğimiz bu sıcağa ve neme maruz bırakma işleminden sonra kalem bazen canlanır. Bütün bu işlemler, son demine gelmiş bir hastaya yapılan bir kalp masajına benzer. Kalemim, artık can yoldaşlığını bırakmak üzeredir bana. Ben bunu bilmezden gelerek yeniden canlandırmaya çalışırım onu. Yoldaşlığımızı biraz daha sürdürmek isterim.

Bu sıcak ve nem tedavisi işe yararsa da çok uzun sürmeyecektir yoldaşlığımız. Bir süre sonra bitecektir kalemim ve benim tedariğini almam lazım gelecektir. Başka bir kalem var mı civarda diye etrafıma bakınırım önce. Daha önce bitmiş ve atmamış olduğum bir kalem vardır muhakkak kalemliğimde. Neden atmadın diye sorarsanız, eski yoldaşı atmaya kıyamamışımdır. Belki yeniden canlanacak ümidiyle bir kenara koymuşumdur. Çok uzun bir süre orada kalacak ve yazmadığı netleşecek ki atayım. O beklemelerin işe yaradığı kalemlerim de olmuştur. Son nefesinden önceki bir nefese daha şahit olmuşumdur en azından. Yol arkadaşım, muhayyilemden kopup gelen bir kelimeye daha vasıtalık etmiş, kâğıdın üzerine kendinden bir izi bırakmıştır.

Yazdığım metni bir daha okuyacak olursam, kalemin bitmesine yakın rengin değişikliğe uğradığını, yazının silikleştiğini görürüm. Kalemin bittiği o andan itibaren yani yazının en silik yerinden sonraki kelimede capcanlı bir renk devralmıştır bayrağı. Orduma taze kan gelmiş, kutsal şehidin bıraktığı bayrağı başka bir nefer heyecanla, gururla ve daha zinde bir şekilde almıştır eline. O da uzunca bir süre savaşımı sürdürecek ve birkaç kilometre sonra selefleri gibi kanının son damlasına kadar savaşmış olarak bayrağı başkalarına devredecektir.

Tükenmez kalemlerin metreyle ölçüldüklerini duymuş muydunuz? Mürekkebin ne kadar gideceğini kilometre ile ölçer üreticiler ve öyle pazarlarlar. Biz, son kullanıcılar ancak rengine ve görüntüsüne bakarız. Eski tecrübelerimize göre satın alırız yeni kalemlerimizi. Uzun süre kullandığımız ve kâğıdın üzerinde güzel iz bırakan kalem markalarını kafamıza not ederiz, satın alırken ona bakarız. Nihayetinde, isimleri, diğer kalemler gibi tükenmemelerinden mülhem “tükenmez” olsa da her şeyin bittiği bu dünyada bitmemeleri mümkün değildir tükenmez kalemlerin de. Sonunda biterler.

Düşündükçe yazacak, yazdıkça mürekkep harcayacak, mürekkep harcadıkça tükenmez kalemleri tüketeceğizdir. En azından teoride durum böyledir, eskiden pratikte de böyleydi. Düşünür, yazar, tüketirdim/tüketirdik kalemlerimizi. Şimdiyse, kolay kolay bitiremiyorum kalemlerimi. Bir kenarda kalmaktan mürekkebi kuruyarak bitiyor bazen, çoğu zaman bitmiyor bile. Bir zaman sonra daha da işlevsizleşecek, eski zamanlardan kalma çoğu alet gibi tedavülden kalkacak, yerini ekranlara bir şeyler yazmaya yarayan çubuklara bırakacak.

2 Şubat 2021 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir