Kahrolsun İsrail Demeyle İsrail Kahrolmaz

İsrail kahrolsun demeyle İsrail kahrolmaz. Bütün Türkiye, yetmiş küsur milyon nüfusu ile bir meydanda toplansak ve seslerimiz kısılana kadar “Kahrolsun İsrail” diye bağırsak bile İsrail kahrolmaz. Farkında bile olmaz. Bütün dünya insanları toplanıp bağırsa yine kahrolmaz. İsrail bayrağı yakmakla İsrail’e bir zarar veremeyiz. Bütün ısınma ihtiyacımızı İsrail bayrakları yakarak gidermeye kalksak dahi İsrail’in umrunda olmaz. İsrail devleti bayrak yakmayla sarsılmaz, yıkılmaz. Haberleri dahi olmaz. İsrail’e küfrederek de bir yere varılabilme ihtimali yoktur.

Son Gazze hadisesinden sonra İsrail ile ilgili çok fazla antipati oluştu toplumumuzda, herkes gücünün yettiği kadar protesto ediyor hadiseleri ama bazı noktalar gözden kaçıyor.

Öncelikle şu noktadan başlayalım. İsrail devleti zalim de olsa gücünü zulümden almıyor. İsrail devleti gücünü bizim yapamadığımız faaliyetlerinden alıyor. Ekonomisi yüksek teknoloji üretimine dayalı bir devlet. İnsani gelişmişlik endeksine göre dünyada 27. sırada. Türkiye’nin 79. sırada olduğunu düşünürsek milli gelir, okur yazar oranı ve sağlık gibi konularda bizim çok önümüzdeler. Kişi başına düşen milli gelirleri 26 bin doların üzerinde. Ekonomisi dünyanın en hızlı gelişen ekonomisi. Google, IBM, Intel gibi firmaların İsrail’de Ar-Ge merkezleri bulunmaktadır. Bunun sebebi de bilgi teknolojisi konusunda çok fazla yetişmiş insan gücüne sahip olmalarıdır. NASDAQ borsa endeksinde her zaman üst sıralarda İsrail firmalarının yeri vardır.

Kaliteli insan gücü yetiştirmek İsrail’in en önemli devlet politikalarının başında gelir. Dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasında (Türk üniversitelerinin girmediği sıralama) İsrail üniversitelerini görmek mümkündür. Ayrıca dünyanın değişik iyi üniversitelerinde de yüzlerce İsrailli öğrenci eğitim almaktadır. Nobel ödülleri listesine baktığımız zaman çok fazla sayıda İsrailli bilim adamının adına rastlarız. Kısacası eğitime muazzam önem veriyor İsrailliler ve verdikleri bu önemin de karşılığını alıyorlar.

Teknolojideki ilerlemenin yanında tarım alanında da çok fazla ileri İsrail devleti. Çölün ortasındaki ülkelerinde büyük çiftlikler inşa etmişler ve kendi kendilerine resmen yetiyorlar. Hani bir masal vardır ya anlatılır, Türkiye kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biridir diye. Eğer cidden 7 ülke varsa aralarında Türkiye var mı bilmiyoruz ama İsrail kesinlikler var. Yetmekle kalmıyorlar ihraç da ediyorlar yetiştirdikleri ürünleri.

Eğri oturup doğru konuşalım. İsrail zalim olmaya zalim, zalimlik etmeye zalimlik etmiş vaziyette ama kuvvetli olmasının-sürdürmesinin esas sebebi zalim olması değil. Esas sebep eğitime verdikleri önem ve bunun neticesinde dünyanın en büyük şirketlerini bile çekebilecek kadar çok sayıda yetişmiş eleman sahibi olmaları (ki İsrail nüfusu 8 milyon bile değil). Tarım dâhil birçok alanda geldikleri noktanın diğer dünya ülkelerinin çok ilerisinde olması (ki biz bile domates tohumuna kadar her türlü ürünün tohumunu İsrail’den alıyoruz, uçağımızdan tankımıza kadar savunma sanayimizin birçok ihtiyacını onlardan temin ediyoruz). Son olarak da bizim hiç olmadığımız kadar çalışkan olmaları ve neticede ekonomik olarak kuvvetli bir vaziyette olmalarıdır İsraillin gücünün sebebi.

Netice-i kelam. Ağzımızdan tükürükler saça saça ne kadar bağırsak da İsrail kahrolsun diye, mücadelemizi eğitim alanında yapmadığımız sürece, onlardan daha fazla çalışmadığımız, onlardan daha fazla öğrenmediğimiz sürece hep bizden önde olacaklar. Sonra da ne yaparlarsa yapsınlar, elimizde hiçbir yaptırım gücü olmadan sadece bağıracağız kahrol diye.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir