Kaç Kuşak Kaldı?

İnsanlığın sona erişi beklenen bir şey. Biz kıyamet kopacak diyoruz gâvur başka bir şey diyor. Kesin olan bir şey varsa o da başlayanın bittiği, doğanın öldüğü, her şeyin bir nihayete erdiği… Bizim dünyamız ve beşeriyet dediğimiz, insan ırkının hâkimiyetinde geçen zaman dilimi ve olaylar silsilesi ne zaman sona erecek acaba? Eli kulağında diyorum. Görünen o ki insanlık fazla ileriye gidemeyecek. Birkaç sebep sıralayacağım, hepsi de insanın bencil oluşu, hırslı oluşu, kötü oluşu temelli, görünen sebepler sadece maskesi.


Birincisi sebep bakteriler. Diğer hiçbir sebebe ihtiyaç olmadan, sadece bilinçsiz antibiyotik tüketimi neticesinde güçlenen bakteri ve virüsler bir gün gelecek ki insan ırkını yok edecekler. Bunun kaçarı yok. Tek hücreli canlılar her geçen gün güçleniyorlar. Keşfedildikleri zaman çok faydalı olan, insan ömrünü uzatan, milyonlarca insanın hayatını kurtaran antibiyotikler faydasız olmaya başladılar bile. Virüs mutasyonunun hızına erişmek de bilim insanlarının zorlandıkları konulardan birisi.


İkinci sebep silahlanma yarışı. Sürekli daha yeni silahlar icat ediliyor. Kimyasal silahlar, biyolojik silahlar derken şimdi de silahsız insansız hava araçları, patlayıcı taşıyan dronlar çıkmaya başladı. Bunlar etkin bir şekilde kullanılmaya başladıktan sonra savaşan hiçbir tarafın diğerinin sivillerini öldürmemesi için sebepler olmayacak. Örneklerini de Japonya’da ya da daha az bilinen başka yerlerde yaşadı ihtiyar dünya. Bakteriler hızlı davranmazsa insanlığın sonunu silahlar getirecek.


Üçüncü sebep, insanın, dünyayı yaşanılmaz kılması ile ilgili. Bu sene nasıl kış gelmediyse memlekete, önümüzdeki senelerde de kış görmeden geçireceğimiz kışlar olacak. Küresel ısınma ile buzullar eriyecek yavaş yavaş sıcaklıklar artacak, iklimler değişecek. Kuraklıklar, açlıklar, kıtlıklar… Yoğun bir şekilde azalacak dünya nüfusu. Silahlar ya da virüsler ellerini çabuk tutmazlarsa insanlığın sonunu çevreye olan duyarsızlık getirecek.

Son sebep de sapıklar, namussuzlar, ırz düşmanları. Çocuklara tecavüz edenlerden yetimin hakkını yiyenlere kadar burada adlarını tek tek zikretmek istemeyeceğim mahlûkatın sayısı normal insanlara nazaran o kadar arttı ki normal insanların kendilerini kalelere hapsetmeleri, ıssız adalara taşımaları gerekecek neredeyse. Adalet sistemleri bu tür mahlûkun kökünü kurutmaktan ziyade cesaretlendirmeye yarıyor. Bu türlü mahlûkat adalet sistemi tarafından beslenerek tekrar toplum içine salınıyor. Allah sabırlı biliyoruz ama ne kadar sabırlı olduğunu bilmiyoruz. Tüm bu sapkınlıklar yüzünden Allah’ın gazabına da uğrayabilir kâinat. (Bkz. Tanrıyı kıyamete zorlamak)

Dünyadaki insan hayatı dört bir koldan sonuna doğru ilerliyor. Biri olmazsa birinden dolayı insanlık sona erecek. Bakteriler, virüsler, küresel ısınma, iklim değişikliği, kimyasal silahlar, dronlar… Hepsi de insanın bencilliği, egoistliği, kötülüğü ile alakalı. Bundan sonra kaç kuşak daha yaşayacak acaba dünyada? Pek iyimser değilim. Dört mevsimi, karı, yağmuru, tipiyi gördüm bu dünyada. Hastalığı gördüm ama şifa da bulunuyordu. Siviller yine öldürülüyordu, soykırımlar vardı fakat milyarlarca insan öldürülmedi savaşlarda. Sonraki nesiller benim kadar şanslı olabilecek mi bilmiyorum. Bundan sonra kaç nesil görecek dünya onu da bilmiyorum.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir