Jingle Bells

Cingıl bels, cingıl bels. Yılbaşına yaklaştıkça televizyon kanallarının fon müziği oldu bu meşhur yeni yıl şarkısı. Mağazalar yoldan geçenlere bu şarkıyı dinletti. Bazıları üşenmedi şarkıyı Türkçe’ye çevirdi. Ülkemiz insanı gayet mutlu girdi yeni yıla. Hindi kesip yiyenler oldu, çam ağacı süsleyenler oldu, meydanlara akanlar, parti düzenleyip saat gece yarısına yaklaşırken geri sayım yapıp alkışlarla şampanya patlatanlar oldu. Bunların hepsi Türkiye’de oldu. Cingıl bels.

Önceleri biz bu yeni yıl ve bilumum diğer yabancı özentisi davranışların bizi hristiyanlaştırmak adına yapılan bir planın parçası zannediyordum. Bugün fikrim değişti. Bu hristiyanlık değil de kapitalizm özentisi bir davranış. Zira hristiyanlar hindilerini noellerinde yani yılbaşından bir hafta önce kesiyorlar. Çam ağacı süslemenin de dini bir anlamı yok zira Hazreti İsa efendimizin bir çam ağacının altında doğmuş olma ihtimali çok zayıf doğduğu bölgenin iklimi göz önüne alınırsa. Kapitalizmin insanlara dikte ettirdiklerini sorgusuz sualsiz alıp kabulleniyor bizim insanımız. Yabancı ülkeler yeni yıla girince kutlama yapıyor, bizim neyimiz eksik, biz de yapıyoruz. Onlar gece yarısına kadar kafayı çekip kumar oynuyorlar, biz de oynuyoruz. Dinle alakalı bir durum değil. Müslümanların; aşırı müslüman, islamcı, protestan müslüman, ılımlı ve sair gruplara bölünmesi de dış odakların etkisiyle olan bir hadise değil. Kapitalizmin fazla yerleştiği bir toplumda oluşması kaçınılmaz gruplar bunlar. Parası çok olan bir müslüman yeni yılı kutlamazlık edemez kolay kolay, şampanyasını da yudumlayacak, cingıl bels diye tempo da tutacak. Müslümanlıktan da vazgeçmeyeceğine göre protestan mülüman olacak. Başkalarıyla menfaat ilişkisi olan adam emr-i bil-maruf nehy-i ani’l-münker yapamayacak. O da cingıl bels diyecek sırıtarak. Ilımlı müslüman olacak.


Kutlamanın bir mantığı olmalı. Güzel hadiseler kutlanır, güzel hadiselerin yıldönümleri kutlanır. Bayramlar bunun için var. Milli bayramlarımız var, bazı şehirlerimizin düşmandan kurtuluş günleri var. Kişisel olarak kutladığımız tarihler var, doğum günleri, evlilik yıldönümleri var. Hepsi de manen anlamı olan tarihler. Yeni yılı kutlamanın mantığını aradığımız zaman aklımıza manevi hiçbir anlam gelmiyor. Dünyanın her sene güneş etrafında yaptığı 365 gün 6 saatlik turun başlangıcı kabul edilen bir tarih. Ayları insanlar uydurdu hâlbuki. Turun başlama ya da bitiş tarihi de yok. Yazın ortası da olabilirdi, ekinoks tarihleri de. Birileri Ocak 1 olsun tarih dedi, diğerleri de kabul etti. 80 yıl öncesine kadar takvimimiz batılı takvimlerin 13 gün gerisindeydi. Yılbaşı 14 Mart günüydü. Yeni yıl kutlanıyor muydu bilmiyoruz ama kutlanıyordu ise bile 14 Mart’ta kutlanmalıydı, ya da 1 Muharrem’de.


Cingıl bels diye diye yeni bir yıla neşe içinde girdik. Sanki 2008 yılı bizim için her yıldan daha güzel geçmiş gibiydi. Ekonomik krizlerle belimiz bükülmemiş, karşıladığımız sene de bükülmeyecek gibiydi. Onlarca Mehmetçiğimiz hain saldırılarda şehit olmamıştı sanki. Ergenekon davaları ile başımıza ne çorapların örüldüğünü öğrenmemiştik. Güngören’de 17 kişi bombalı patlamada ölmemiş, Diyarbakır’da dershaneye giden çocuklar yine bombalı saldırı sonucu ölmemişti bu sene. Dünya güllük gülistanlıktı 2008’de, Bağdat’ta onlarca bomba patlayıp yüzlerce insanın ölümüne sebep olmadı, burnumuzun dibindeki Gürcistan’da savaş çıkmadı, dünyada kan ve gözyaşı oluk gibi akmadı. Cingıl bels diye tempo tutuyoruz biz de buradan, bütün dünyanın yeni yılını mutluluk içinde kutluyoruz. Bu kadar güzel bir yıl geçirdiğimiz için sevinçliyiz, gelecek yılın bu yıldan güzel olacağını düşünerek heyecanlanıyoruz. Vicdanımızın bangır bangır Filistin diye bağıran sesini cingıl bels diye daha gür bağırarak bastırıyoruz. Gazze’nin üzerine bombalar yağarken biz yeni yıl şarkıları söylüyoruz.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir