İnce Memed 4 [Yaşar Kemal]

İnce Memed’in dördüncü ve son cildi diğerlerine göre biraz daha uzun ve biraz sıkıcıydı. İnce Memed’in atıyla ilgili diğer ciltte başlayan muhabbet burada artık o kadar uzatılıyordu ki bir noktadan sonra “keşke kitabın adı İnce Memed’in Atı olaymış da bağımsız başka bir kitap olaymış” dedim. İnce Memed’in işin içine karıştığı bölümler de oldukça azdı. Bu açıdan okunması diğerlerine nazaran biraz zor oldu benim için. Kitabın bir diğer yönü de diğer ciltlere göre uzun oluşu. İlk iki ciltten sonra yazar üç ve dördüncü ciltleri takriben iki yüzer sayfa daha uzun yazmış. Bu da ister istemez benim gibi bir okuyucuyu yordu. Şöyle de söylenebilir belki de. Yaşar Kemal ilk cildi daha amatör bir şekilde yazmış. Gazetede tefrika olarak yayınlamak, para kazanmak için yazmış. Hatta daha önce bahsettim mi bilmiyorum, kendi adıyla yayınlamak bile istememiş o zamanlar eseri kıymetsiz gördüğü için. Fakat o şekilde yazılmış olan kitabın eser üne kavuştuktan sonra yazılan diğer ciltleri ilk cildin havasını verememiş bir türlü. İkinci cildi de sevdim fakat üç ve dörtte artık baygınlıklar geçirmeye başladım.

“Yalnızçam köyünden biraz sonra ayrıldılar, onlar köyden ayrılır ayrılmaz da yataktaki kızamıklı çocukların hepsi birden arı oğul verircesine dışarıya döküldüler. Köyü bir sevinç dalgası sardı. O gece perşembe gecesiydi. Dede derimevinde büyük bir Cem kurdu. Gün yüzü görmemiş demeler söyleyip semahlar çaldı. Uzun, ince, kuğu boyunlu kadınlar, büyük gözlü, pos bıyıklı, karayağız, dal gibi delikanlılar semah döndüler. Dede semaha Hazreti Aliyi, on iki imamı, Genç Osmanı, Baba İshakı, Pir Sultanı, Baba İlyası, Sarı Saltıkı, Köroğlunu, Türkmen Kocası Yunusu, Hacı Bektaşi Veliyi, Abdal Musayı, Kırkları, Yedileri, Üçleri çağırdı. Hep birlikte sabaha kadar, eriş ya Dede Sultan diyerek semah döndüler.”

Bu ciltte de yoğun betimlemelerle birlikte yöre insanlarının alışkanlık ve gelenekleriyle ilgili ayrıntılar var. Henüz Alevi-Sünni ayrımının dorukta olmadığı dönemlerde yazılmış sanıyorum kitap ki karakterler de birbirleriyle dostça geçiniyorlar. İmam’la Dede bir araya gelip semah dönüyorlar, Ocak anası mührü imama teslim edebiliyor.

Bu ciltle birlikte İnce Memed efsanesi de son bulmuş oluyor. Ruhun şad olsun Yaşar Kemal.

“Toros dağlarının doruklarına, güneş doğmadan çok önce gün vurur ve çakmaktaşından ak doruklar ışığa batar.

İnce Memedden bir daha haber alınmadı, imi timi bellisiz oldu.

O gün bugündür, Dikenlidüzü, Çiçeklideresi, Menekşe, Yanıkören köylüleri ve biltekmil öteki Toros köylükleri toprağa saban atmazdan önce giyinirler, kuşanırlar düzlüklere, koyaklara, ovalara çıkarlar, çakırdikenlerden, karaçalılardan, kevenlerden, devedikenlerinden büyük öbekler yığarlar, köyün en yakışıklı delikanlısıyla, en güzel kızı öbeklere ateş verirler. Büyük bir toy düğün kurulur. Halaylar çekilir, görülmedik eski zaman, yeni zaman oyunları oynanır, sevinç türküleri dağları aşar, yolları, belleri, ovaları tutar, ülkeden ülkeye yayılır. Sevinç türküleriyle birlikte de, öbeklerden yalımlar düzlüklere, koyaklara, ovalara atlar. Yalımlar, bütün gece toprağı yalar, bir sel gibi akarak, her yanı sarar, bu ateşle birlikte de Alidağının, Düldül dağının, Yıldızdağın, Binboğanın doruklarında birer top ışık patlar, dağların doruğu üç gece ağarır, apaydınlık, gündüz gibi olur.”

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir