İmam Humeyni [Ayşen Baylak]

Gerçek Hayat’ın Çağa İz Bırakan Müslüman Önderler serisinin okuduğum ikinci kitabı İmam Humeyni. Serideki diğer isimlere bakınca bu insanların ortak özelliklerinin ne olduğu konusunda biraz düşündüm. Hepsinin de bir ortak özelliği var. Söyledikleri ile yaptıkları arasında fark olmaması. Bir insanın olgunluğunun en önemli kriteri bence budur. Söyledikleri ile yaptıkları birbiri ile uyumlu olan insan sayısı ne kadar da az dünyada. İmamın ya da doktorun dediğini yap, yaptığını yapma gibi atasözlerimiz var. O kadar az ki dürüst insan sayısı, çoğumuz bu anlamda yanına bile yaklaşamıyoruz dürüstlüğün. Ömer Muhtar gibi, Humeyni gibi, Said Nursi gibi insanların hayatları incelendiğindeyse bunun tam tersi bir durum ortaya çıkıyor. Bir şey demelerine gerek bile yok çoğu zaman, yaşayışları zaten kendilerini çok güzel ifade ediyor. Humeyni öldüğünde mal varlığına bakıyorlar. İki parça eşya, birkaç tane giyecek, dini kitaplar. Bu coğrafyanın şaşaalı liderlerini bir düşünün. Ürdün Kralı Hüseyin vardı hatırlayanınız var mı? Saddam, Hüsnü Mübarek ve Humeyni ile çağdaş olan diğer liderler. Hepsi ya unutuldu ya da unutulacaklar. Humeyni riyadan uzak, delikanlı, samimi, taviz vermeyen kişiliği ile kıyamete kadar hatırlanacak.

Gerçek Hayat’ın verdiği bu kitap 150 sayfalık küçük bir eser. Yazar Ayşen Baylak, muhtemelen üniversite yıllarında aynı sıraları paylaştığım birisi, hafif feminist çıkışlar yapmış kitabın sonuna doğru fakat genelde kitap güzel, bilgi verici. Allah razı olsun. Kitaptan işaretlediğim birkaç yer:

Verdiği derslerden: “Allah’ı arama ve Allah’a giden yol insan için zamanını Allah’ı tefekkür etmeye harcamasıdır. Kişi, Allah’ın ilmini ve hikmetini bu bilimin üstatlarından öğrenmelidir. Sonra teorik ve pratik, sade ve çileci yaşayışla bu bilgiyi kendinin bir parçası yapabilir. Bu çaba elbette meyvesini verecektir.”

Fetvalarından: “Eğer Müslüman bir ülkede yabancıların iktisadi ve siyasi tahakkümünden ve Müslümanların zayıflamasından korkulursa, böyle bir tahakküme tüm uygun araçlarla; pasif direniş; yabancı malların boykotu ve yabancılarla her türlü işbirliği ve ticaretin durdurulmasıyla karşı konulmalıdır.”

“Humeyni’nin şah rejimine karşı verdiği mücadelede çok etkili ve başarılı olan yöntemlerden biri halkı geniş boykot ve grevlere çağırması ve bu grevlerin hızla yayılıp genişlemesini sağlamaya özen göstermesiydi.” İran devrimi savaşarak değil de pasif direnişle meydana gelmiştir.

Velayet-i Fakih doktrini, İran Anayasası’nın bir maddesi: “İmam-ı Zaman gıybeti boyunca milletin yönetim ve liderliği çağın şartlarını bilen, cesaretli, yönetim kabiliyetine sahip ve halkın çoğunluğu tarafından rehber olarak kabul edilecek adil ve muttaki bir fakihe aittir.”

Komünizmin çöküşü öncesi Humeyni’nin Rus halkına uyarısı: “Sizin asıl probleminiz mülkiyet, ekonomi ya da özgürlük meselesi değil, sağlan bir Allah inancının olmayışı, Batıyı kör bir fasa fiso ve amaçsızlığa çeken de aynı problemdir.”

“Son saatlerinde dudakları sürekli kıpırdamakta, Allah’ı zikretmekteydi. 87 yaşında olduğu, çok kısa aralıklarla birden fazla ve pek zor ameliyata girdiği kollarında serum iğneleri, vücudunun birçok yerinde cihazla olduğu ve ömrünün son akşamını geride bırakmakta olduğu o son lahzalarda farzlarını tamamladığı akşam ve yatsının sünnetlerini kılıyor, teheccüd namazını ihmal etmiyor ve Kur’an tilavet ediyordu. Son saat geldiğinde fevkalade bir huzur ve sükûn içindeydi… Kelime-i Şehadeti tekrarlayarak verdi son nefesini.”

“Humeyni günlük yaşamında son derece düzenli, muntazam ve disiplinliydi. Gündüz ve gecesinin belli bir zamanında mutlaka ibadet, Hakk’ın zikri, Kur’an okuma, dua ve mütalaaya ayırırdı. Dinlenme anlamında yürümek ve yürürken Rabbinin zikriyle meşgul olup tefekkür etmek onun günlük programından biriydi. Doksan yaşına yaklaştığı halde dünyanın siyasi liderleri arasında günlük mesaisi en yoğun istisnalardan biriydi o. Humeyni 50 yıl boyunca gece namazını asla terk etmemiştir. Hastalığında, sağlığında, hapisteyken, hapisten çıktığında, sürgündeyken, hatta hasta yatağında bile terk etmemiştir. Ramazan aylarından Kur’an’dan günde 10 cüz okuyor gecelerini namaz kılarak geçiriyordu.”

“Sünni ve Şiiler arasında birlik ve beraberliğin sağlanması da onun gündeminde olan bir konuydu. Öyle ki Sünni bir imamın arkasında kılınan namazın bir Şii için makbul olduğunu söyleyen ilk Şii otoriteydi.” Humeyni, küfrün, emperyalizmin, kapitalizmin, Amerika’nın, Şahın karşısındaki dik duruşuyla; Allah’a, dinine ve kitabına bağlılığıyla, kötülükler karşısında hem kalbiyle, hem diliyle, hem de eliyle karşı duruşuyla kalbimizde müstesna bir yer kazanmış bir liderdir. Allah Rahmet Eylesin.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir