İkili Hayatlar

Dünya edebiyatının kült eserlerinden Dr. Jekyll ve Bay Hyde’in Tuhaf Hikâyesi, aslında tuhaf olmaktan çok sıradan olan bir ikili yaşam hikâyesidir. İçindeki duyguların ahlaktan soyutlanmış hallerini başka bir forma dönüştürebilen Doktor Jekyll, erdemler tarafından dizginlenmeyen bu ikinci kişiliğiyle türlü kötülükler işlemektedir. Şimdi durup bir kendimize ve etrafımıza bakalım. Kim arada sırada dahi olsa temel erdemler dediğimiz dizginleyicilerden sıyrılarak değişik kötülüklere ve yasaklara meyletmiyor ki? Gündelik hayatlarında normal diyebileceğimiz bir şekilde yaşayan insanlar bir anlığına erdemlerin dizgininden kurtularak türlü cinayetlere, tecavüzlere, hırsızlıklara bulaşarak her gün “üçüncü sayfa haberi” dediğimiz haberlere konu olmuyorlar mı? Demek ki Robert Stevenson’un bu öyküsü, tuhaf olmaktan ziyade sıradan bir hikâyeymiş. 

İkili yaşam, çoğu insanın bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde sürdürdüğü yaşam şeklidir. Herkesin, dış dünyaya gösterdiği bir hayatı  varken bir de iç dünyasında yaşattığı gizli yaşamı vardır. Çevrenize baktığınız zaman normal diye düşündüğünüz insanların sizlerden sakladığı o kadar çok şey var ki. Sakladığınız şeyleri düşündüğünüz zaman bunu daha iyi anlayabilirsiniz. Basitten karmaşığa doğru gidecek olursak, sevmediği bir insanın yanında onu seviyormuş gibi davranmak zorunda kalanlardan inanmadığı bir dine mensupmuş gibi yaşayanlara kadar upuzun bir liste çıkar karşımıza. 

Gizlenen ikinci kişiliklerin izini sürmek için casus yazılımlar kullanabilir, insanların hayatlarını didik didik edebilirsiniz. Fakat arayışınız sadece gizli ikinci kişilik olgusunun ispatıysa tarihe ve edebiyata bakmanız yeterli olacaktır. “Sırrımı kimseye söyleyemem” diye terennüm edilen şarkılar, gizlenmiş yasak aşklara delalet ederken bir veçhesiyle gizlenmiş fikirlerin de göstergesidir.  

Öğrenciyken çok yakınında ikamet ettiğim Bülbülderesi Mezarlığı’na giderek mezar taşlarını incelemediğim için hayıflanırım. Anlatılanlara göre burada Müslümanlığa geçtiği halde içlerinde eski dinleri olan Museviliği yaşamaya devam eden kimselerin mezarları bulunurmuş. Bazı mezar taşlarında da “Sırrımı sakladım, içimde taşıdım” tarzında yazılara rastlamak mümkünmüş. Tabi ki gidip incelemek, Osmanlıca olan yazıları da çözümlemek gerekiyor bunun ispatı için. Fakat bu kadar gizli yaşamın içerisinde konjonktür gereği gizli din, gizli milliyet ile yaşayanların varlığı akla çok da aykırı değil. Günümüzde hala var mı Sebatayistler, bilinmez ama içinde gizli bir din, gizli bir aşk, gizli bir eğilim, gizli bir fikir taşıyanların varlığı insanlık tarihi boyunca sürecektir. 

İkili hayat, çeşitli baskıların neticesinde oluşur. İçinde yaşanan topluluğun dayattığı davranış şekilleri buna inanmayanları dışarıda ayrı içeride ayrı bir hayat sürdürmeye zorlar. Bazı sorumluluklar insanı sevmediği kişilerle muhatap olmaya, idare etmeye zorlar. Çeşitli sebepler insanları içi başka, dışı başka olmaya zorlar. Bu başkalık kimi zaman kınanacak kimi zaman acınacak bir mevzudur. İçi dışı aynı olmayan her bireyi riyakâr diye yaftalamamak lazım. Kimisininki de zorunluluklardan kaynaklanmaktadır. Bazen asıl kişiliği gizlemek riyakârlıkken bazen de gizlememek aptallıktır. 

Bugün hepimizin en temel eşyası haline gelen o maskelerin en delikanlı tarafı herkes tarafından görülebiliyor olmaları. Bazı maskeler, sadece takan tarafından biliniyor. İkinci kişilikler bazen riyakârca bazen de çaresizce, çeşit çeşit maskenin arkasında gizleniyor. 

13 Ağustos 2020 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir