Hijyenle Geçti Ömrümüz

Hijyen kelimesinin güncel Türkçe sözlüğe ne zaman girdiğini bilmiyorum. Çok eski olmasa gerek. Son yıllarda popülaritesi gittikçe artan bu kelimenin hayatlarımıza yayılması ile bulaşıcı hastalıkların yayılması benzer dönemlere tekabül eder. Temizleyelim, temiz olalım, temizliğe dikkat edelim derken bu işi bir miktar abartmış olma ihtimalimiz var mı acaba? Ne dersiniz?

Malatya şehir merkezindeki Yeni Cami’nin avlusunda çeşmeler vardır. Eskiden çeşmelerin musluğu yoktu, gece gündüz şarıl şarıl akarlardı. Her birinin başında da birer tane zincirli tas olurdu, insanlar o tası şöyle bir çalkalar ve sularını bunlardan içerlerdi. Hijyen mijyen hak getire. 

Camiden çıkıp biraz yukarıya doğru gidince meyan kökü satan (biyam) şerbetçilere rastlardınız. Hala varlar fakat tek kullanımlık bardaklarda satıyorlar şerbetlerini. Eskiden bir tane bardakları olurdu, aynı bardağı şöyle bir çalkalarlardı, herkes şerbeti aynı bardaktan içerdi. 

Örnekleri çoğaltayım mı biraz? Bir kalabalıkta su içilecek oldu mu bir sürahinin yanında bir bardak olurdu. Açık alan bir yerse şöyle bir kere çalkalanırdı o bardak yukarıdakiler gibi, kapalı bir mekândaysa o bile yapılmaz herkes aynı bardaktan içerdi suyu.  

Ayrı tabaktan yemek yeme tarihi ile hijyenin yayılması tarihi de birbirleri ile paralel gider. Eskiden çoğu evde sofraya yemekler kişilere pay edilmez, her çeşit tek tabakta inerdi sofraya. Herkes aynı tabağa sallardı kaşığını. Hijyen filan kayıp. Bir de misafir varsa sofrada, mikrop çeşitliliğini varın siz hesap edin. Her türlü mikrop, değişik vesilelerle dolaşıp duruyordu evden eve. 

Çocuklar sokaklarda oynuyor, akşamlara kadar tozun toprağın içinde neler neler yutuyorlardı kim bilir. Dezenfektan, anti bakteriyel, hijyenik ürünler bu yaygınlıkta değildi. Temizlikten anladığımız da bu değildi. Şimdi bambaşka bir temizlik anlayışımız var. Görünmeyen bir ordu halinde bize hücum etmekte olan bir mikrop güruhuyla sürekli savaş halindeyiz ve kısmen kazanıyoruz da. Fakat zaferi mikroplara karşı kazanıyoruz, peki sağlıklı olma savaşında galip kim?

Yanlışım varsa bu işten anlayan birisi beni düzeltsin. Her şeyin ifrat ve tefritinin zararlı olduğu gibi bu hijyen savaşının da aşırısı zararlı. Bu denli keskin bir hijyen anlayışı normalde tanışıp bağışıklık kazanabileceğimiz bazı virüs ve bakterilerin kuvvetini artırıyor. Daha önce bu tür virüs ve bakterilerle hiç tanışmamış olan bünyeler ani tanışıklıkla birlikte hızlıca çöküşe geçiyorlar. Toplumdaki bu hijyen anlayışını yeniden eski haline getiremeyiz tabi ki. Ne ben ne de bu yazıyı okuyan herhangi birisi artık tiksinmeden o caminin avlusundaki sudan o tasla içebilir. Fakat şu antibiyotiklerden anti bakteriyellere kadar çeşitli hijyen savaşçılarını biraz cephe gerisine çekebilirse insanlık, sanki sağlık savaşının seyri biraz daha lehimize değişecek gibi.

7 Ocak 2021 Nethaber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir