Hedefler Tuttu mu?

Yıl sonu yaklaşınca bir “hedef tutturma” telaşesi alır özel sektör çalışanlarını. Satıcılar, o sene kendilerine verilen hedefe ulaşmaya çalışırlar. Kimisi otomobil satıyordur kimisi para. Artık kamu kurumları bile bu yarışın içine girer oldular. Sene sonu geldi mi senenin muhasebesi, konulan hedeflerin çetelesi tutulur. Oldu mu, olmadı mı? Bence olmadı. 

Sistem yavaş yavaş hepimizi bu performans ölçütünün kölesi haline getirdi. Patronlar çalışanlarının performansını ölçüyorlar, anne babalar çocuklarının, çocuklar anne babalarının. Hâsılı kelam, herkesin tartıya vurulduğu ve çektiği ağırlık kadar para ettiği bir dönemde yaşıyoruz. Üstelik ölçü birimleri de çok tuhaf. Ağırlıkları metreyle ölçüyorlar, uzunlukları kiloyla. 

Sorarım size, bir annenin performansı ne ile ölçülür? İyi anne olmanın kıstası nedir? Bunu ölçme ve değerlendirme yetkisi kime verilmiştir? Evladın haddi midir anneyi ölçmek? Her şeyin sayılarla ifade edildiği bir dünyada tabi ki ölçülebilir bir şeydir iyi annelik. Başka annelerin örneklerinden o kadar çok var ki artık, herkes herkesi tanıyor. Ekranınızı açar açmaz bir sürü iyi anne örneği ile karşılaşmanız an meselesi. Kim iyi? Neye göre iyi oluyor iyi olarak adlandırılanlar? Metotlar muğlak. Ama herkes elinde cetvelle geziyor. Anne ölçecekler.

Performans ölçümü maddi şeylerle yapılıyor. Herkesin toplumun değişik tabakalarında aldıkları değişik roller var. Evde baba, fabrikada işçi, kahvede arkadaş, otobüste yolcu, apartmanda sakin. Hepsi ayrı ayrı performans ölçümüne tabi. Eve ekmek götürebildiğin kadar iyi babasın diyeceğim ama performans ölçüleri yetersizlik üzerine kuruludur. Her zaman daha fazlası beklenir ölçenler tarafından. Dolayısıyla iyinin iyisi vardır baba bey, geç şöyle kenara. Fabrikada işçi misin? O zaman daha fazla ölçü aleti ile uğraşmak durumundasın. Senden performans bekleyen patron, dışarıda iş bekleyen binler var. Performansın asla yetmez. Her yer, küçük cetvelleri olan küçük ölçücülerden büyük cetvelleri olan büyük ölçücülere kadar parsellenmiş durumda. Beni ölçme hakkını size kim verdi? 

Kölelik düzeninde köleye köle olduğunu söylemediğiniz sürece her şeyi yapmanız serbest. Performansını ölçüp ona göre değerlendireceğin maddi ve manevi yönleri var tüm kölelerin. Küçük yetki devirleriyle herkes ölçücü olabiliyor üstelik. Ne güzel sistem değil mi? Evde babasının performansını ölçen çocuğun performansı okuldaki hocası tarafından ölçülüyor, onunki de müdürü tarafından onunki de başkaları tarafından. Baba parayla ölçülürken çocuk matematikle ölçülüyor. Öğretmen çok öğretip az para almasıyla. Verimlilik kriterleri her geçen gün değişiyor ve performans ölçütleri her geçen gün zorlaşıyor. Peki ya duygular? 

Duygularınız olmasa da yaşayabilirsiniz hatta erdemleriniz de. Erdemsiz yaşamak en temizi. Kimse erdemlerinizi ölçmediği için kullanmanıza gerek yok. Kafamızı kaldırırsak nerede olduğumuzu anlayamayacağımız bu sistem üzerinde odaklandığımız tek şey burnumuzun ucundaki havuç. O da seyahatimizin sonunda hedefi tutturabilirsek iniyor midemize, yoksa açız.

20 Ocak 2021 Net Haber yazım

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir