Hedef Aynı Tip İnsan

Tek tip ürün üreticileri için gerekli olan tek tip ürün tüketicilerini oluşturmak öyle zannedildiği kadar kolay bir şey değil. Dünyadaki tüm kültürlerin orijinlerinden koparılması gerekiyor. Burada, üretici için bir soru işareti var: Acaba değer mi? Ürünün durumuna göre değişen bir soru bu. Tek bir ürün için tabi ki değmeyebilir. Gerçi, geçen yazımda bahsettiğim içecek devi firma için değme ihtimali var fakat her ürün böyle değil. Bütün ürünleri bir paket olarak düşündüğünüz zaman, firmalar için dünyayı değiştirme ihtiyacının neden olmazsa olmaz olduğunu anlayacaksınız. Hedefteki insan aynı şeyleri yiyecek, aynı şeyleri giyecek, aynı aletleri kullanacak. Bunun oluşabilmesi için aynı televizyon programlarını izleyecek, aynı internet kanallarını takip edecek ve gerekiyorsa aynı şeylere gülecek. Bunu oluşturabilmek ne kadar zor da olsa karşılığının alınacağı kesin.

Ekonomi kitapları, bilhassa mikroekonomi konularını anlatırken hep rasyonel insanın tercihlerinden bahseder. İnsan dediğimiz varlığın rasyonel olma ihtimali var mı? İnsan rasyonel olsaydı dünyada asla savaş çıkmaz, asla üç kuruşluk menfaatler için binlerce yıldır bu kadar kan dökülmezdi. İnsan rasyonel olmaktan ziyade bencil bir varlıktır. Konumuz bu değil tabi ki. İnsan, bencil olmakla birlikte akılsız bir canlıdır. Yapılan beyin araştırmalarına göre tüm dünya insanların ortalama IQ seviyelerinin normal kabul edilen 90-110 aralığının altında olduğunu ve giderek de azaldığını gösteriyor. Bu durumdan yapmamız gereken çıkarım bu zekâ seviyesindeki bir canlının rasyonel kararlar almaktan aciz olması bir yana, yönetilmeye de açık olduğudur. İnsanların algılarını yönetmek, var olan değerlerinden koparmak, tüketici olarak davranışlarının neler olacağını belirlemek ve yönlendirmek iyi bir organizasyon ile yapılabilecek bir şeydir. İmkânsız değildir yani.

Yeri gelmişken söyleyeyim, insanlığın ortalama IQ seviyesinin bu kadar düşük olması da ezenlerin ezilenleri yönetme yöntemlerinden birisidir. IQ dediğiniz şey eğitimle birlikte yükselir. Ezenlerse ezilenlerin yüksek bir zekâ seviyesinde olmalarını istemezler. Tam da bu yüzden, yapılan araştırmalar en yüksek zekâ seviyelerini gelişmiş diye tabir ettikleri batı ülkelerinde bulurken en düşük zekâ seviyeleri de yüzlerce yıldır kanları emilen Afrika ülkelerinde bulmuşlar. Bu yüzdendir ki yüzlerce yıldır sömürülen Afrika ülkelerinde insanlar bugün dâhil birbirlerini katledip duruyorlar. Bir an olsun, kafalarını kaldırıp da içlerinde bulundukları durumun saçmalığını göremiyorlar. Dünyanın geri kalanı da, yanı başında türdeşleri kesilirken otlamaya devam eden koyunların durumundan çok da farklı değil.

Büyük miktarda üretim yapan firmalar için rasyonel tercihlerde bulunabilecek tüketicilerin varlığı en son istenen şeydir. Tüketici, rasyonel değil, mantıksızca hareket etmelidir ki istenen kıvama gelebilsin. Örneğin, marka adı verilen soyut bir şey için gelirinin önemli bir kısmını harcayabilsin. Bir marka için bir kamyon buğdayı verecek kadar saçmalayabilsin. Firmalar bu irrasyonelliği elde edebilmek için insanları bölgelere göre, cinsiyetlere göre, rollere göre ayırıyorlar. Para harcama davranışlarını mantıksızlaştırmak uğruna, aptalca kararlar verebilmemiz için aptallaşmamız uğruna dünya kadar para harcarlar ve emin olun bahsettiğim bu firmalar bir kuruşlarını bile boşa harcamazlar.

28 Eylül 2020 Net Haber yazım.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir