Harezmşahlar

Dün Anadolu’da Türk varlığını anlatmaya başlamış, ana hatlarıyla olup bitenlerden bahsetmiştim. 13. Yüzyılın başlarına gelene dek Haçlı seferleri ve taht kavgaları hariç her şey olumlu gelişiyordu. Alâeddin Keykubat döneminde Anadolu Selçukluları altın çağını yaşıyordu. Bu sırada Orta Asya’da yeni bir güç ortaya çıkmış, kabına sığma ile sığmama arasında bocalıyordu: Moğollar.

Moğolların bulundukları coğrafyayı aşıp batıdaki zenginliklere ulaşmaları için önlerinde Harezmşahlar Devleti gibi bir engel vardı. Harezmşahlar dönemin en güçlü ve zengin devletlerinden biri, belki de en önde geleniydi. Harezmşahların başındaki hükümdar Muhammed Tökiş tarihlerde mağrur ve kibirli olarak geçer. Mevlana Celaleddin’in babası Bahaeddin Veled’i bilirsiniz. Eski devirlerde âlimler, hükümdarların himayesinde bulunurlardı. Rivayet odur ki Bahaeddin Veled de Sultan Muhammed Tökiş’in himayesindeyken yine meşhur âlim Fahreddin Razi ile aralarında bir tartışma olur. Bu tartışmanın neticesinde Muhammed Tökiş, Bahaeddin Veled’i ülkesinden kibarca kovar. Kendisine bir anahtar gönderir. Bulundukları Belh şehrinin anahtarı olduğunu, müsaade ederse kendisinin şehri terk edeceğini, bir ülkede iki Sultan’ın olamayacağını söyler. Anladınız tabi ki mesajı, Bahaeddin Veled de mesajı alır ve terk-i diyar eyler. Sonrasında bildiğiniz gibi Anadolu’ya doğru göç eder kucağındaki Celaleddin’le birlikte.

Muhammed Tökiş’in mağrurluğu başına bela olur zaman içerisinde. Cengiz’in elçilerini öldürmeye kadar varır kibri ve Cengiz’in elçilerini öldürmekle arı kovanına çomak sokmak arasında bir fark yoktur. Kovanından çıkan arılar gibi hücuma kalkan Moğol atlıları zaman içerisinde Harezm ülkesinde taş üstünde taş bırakmadığı gibi Anadolu’ya kadar da ilerleyecektir.

Moğolların zalimliğini kelimelerle anlatmak zor. Osman Yüksel’in mısralarıyla “Buhara der Semerkant der ağlarım, Nerde benim Ural, Altay dağlarım” dersek anlamazsınız fakat Moğol ordularının Buhara ve Semerkant gibi devrin dünya başkenti sayılacak şehirlerini yakıp yıktığını, içindeki tüm erkekleri (beşiktekiler dahil) kılıçtan geçirip tüm kadınları esir aldıklarını söylersek daha aydınlatıcı olur sanırım. Moğolların Harezmşah engelini ortadan kaldırması o kadar da kolay olmuyor. Muhammed Tökiş kaçıp, Hazar Gölü’ndeki bir adaya sığınınca Moğolların karşısında oğlu Celaleddin durur.

Celaleddin Harezmşah Türk tarihinin büyük komutanlarından biridir. Tarihlerde ismi Celaleddin Mengüberdi olarak da geçer. Moğolların karşısında gösterdiği kahramanlıklar birçok şair ve yazara esin kaynağı olmuştur ki bunlardan birisi de Namık Kemal’dir.

Celaleddin’i kahraman yapan Moğol akını olmuştur. Aslında babası ona veliaht olmayı bile layık görmemiştir ve hadiseler normal seyrince cereyan edecek olsa belki de adı sanı duyulmayacaktı. Yıkılmış bir imparatorluğun varislerinden birisi olarak kaçıp saklanmak yerine mücadele etmeyi tercih etmesi onun adını tarihe yazdırmıştır. Yarın Celaleddin’i anlatayım sizlere.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan