Hakkını Koru

Çocuklarımıza ilk öğrettiklerimizin zaman içerisindeki değişimini incelemiş olsalardı… Yüz yıl önce ne öğretiyorduk, iki yüz yıl önce, beş yüz yıl önce… Merak ediyorum, o zamanlar da hakkını korumak bugünkü kadar öncelikli miydi?

Kendini bil demiş ya Sokrat (ya da her kimse), insanın kendini bilmezden önce hukukunu öğrenmesi ne kadar sağlıklıdır acaba? Kendi varlığınız hakkında hiçbir fikriniz yok ama hakkınızı koruma konusunda fena halde donanımlısınız. Peki, koruduğunuz hak nedir?

Belki dünyanın başka bir zamanlarında ilk öğretilenlerden birisi kendini bilmekti, belki ekmeği korumak belki kış için erzak biriktirmekti. Bugünse her şeyden önce hakkını korumayı öğütlüyoruz çocuklarımıza. Önce hakkını koruyacaksın diye başlıyoruz her nasihate. Hâlbuki o çocuğun kendi varlığı hakkında bir fikri yok ki, neyi koruyacağını bilmiyor ki. Kendisini tanısaydı belki de koruması gereken her şey hakkında değişik bilgilere sahip olacaktı. Hakkı, koruması gerekenlerden sadece biri olacaktı ve öncelik sırası şimdiki gibi olmayacaktı. Önce izzetini, şerefini, namusunu, vatanını, bayrağını koruyacaktı da hak diye genellediği muğlak ifade diğerleri ile anlam kazanabildiği ölçüde değerli olacaktı.

Hakkını korumak ifadesinin bir miktar muğlak olduğu da aşikâr. Haktan kastedilenin ne olduğunu sorduğumuz zaman öğreticiler cevap veremeyecektir. Çocuklarımıza haklarını korumalarını öğrettiğimiz zaman elimizde başka veri olmadığı için ya da çocukların korunmaya örnek teşkil edecek hakları pek fazla olmadığı için bir iki tane değersiz oyuncaktan başka bir şeyi örnek veremiyoruz. “Oyuncaklarını koru” ifadesi “hakkını koru” ifadesi ile eşdeğer bir anlam kazanıyor küçük zihinlerde ve zaman içerisinde bunun yansıması “metanı koru” şekline dönüşüyor. Akabinde maddeci bir toplum ortaya çıkınca da aynı ana-babalar nerede hata yaptıklarını düşünmeden başka ana-babaları rahatça suçlayabiliyorlar kötü bir toplum yetiştirdikleri için. Manevi değerlerin eğitimini vermeye başlamadan çok çok önce siz başladınız maddiyatın muhafazası eğitimine, öyle olmadı mı?

Hakkını korumak eğitimini cahilce verdiğimiz için eğitimi alanlar da neyin kendi hakları, neyin başkasının hakları arasında olduğunu bilmiyor. Önce manevi eğitim, kendini bilme eğitimi versek herkese hakkını verecek bir olgunluğa erişecekti. Biz önce hak koruma eğitimi verdik ve hakkı tanıtmadık. Hakkı tanımayan kişi de bu haliyle topluma karıştı. Hırsızlık yaptı ve vicdanı sızlamadı, adam öldürdü ve kendini suçlamadı. Bu kadar büyütmeye gerek yok, trafikte bir başkasına yol vermedi, fazla gürültü ile bir başkasını rahatsız etti ya da gördüğü bir kötülüğü düzeltmedi…

Hakkını savunmak konusu ebeveynlerin en çok üzerlerinde durdukları meselelerden birisi fakat hakkın ne olduğunu anlatmak gibi bir mesele genelde olmuyor. Çocuk, hiçbir davranışına sınırlama getirilmeden özgürce büyütülüyor ve sonunda hiçbir sınırı tanımayan özgür bireyler meydana geliyor, tek sıkıntı tanınmayan o sınırların başkalarının da sınırlarının içerisinde olma ihtimali. Bu yüzden çocuklara haktan hukuktan önce insandan insanlıktan bahsedilse, hak savunmadan önce hakkın ne olduğu, kimlerin kendi üzerinde hakları olduğu anlatılsa daha insancıl bir toplum meydana gelmiş olur.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir