Fırıldak III

Dünyada fırıldaklar ve fırıldaklık hakkında ciltlerce ansiklopedi yazılabilir fakat ben sadece üçüncü bir türün tanıtımını yapıp seriyi sonlandıracağım. Benim kategorizasyonumda birinci tür fırıldaklar telefon dolandırıcıları, ikinci tür ise televizyon ve radyo kullanarak cebinizdeki parayı almaya çalışan fırıldaklardı. Bunların varlıklarını sürdürmelerinin temel nedeni suç ve ceza arasındaki dengenin bihakkın kurulamamış olduğu bir adalet sistemi ve kendilerini bu yola iten ezberci eğitim sistemi demiştim. Üçüncü bir tür olan organize fırıldaklar ise diğerlerine göre daha kurumsal ve görünürde legal olan, büyük ihtimalle ulusal ölçekte çalışan hizmet sektörünün belli başlı servis sağlayıcılarıdır. Çağın getirdiği yeniliklerle birlikte birçoğumuzun hayatına “olmazsa olmaz” kesinliği ile girmiş olan bu servisler telefon, internet, ödemeli televizyon, bankacılık, ulaşım, nakliyat… gibi sektörlerdir. Bunların isimleri hizmet sektörü olsa bile bu isme aldanıp da vatandaşa hizmet ettiklerini sanmayın. Türlü türlü hile hurda ile cebinizdeki parayı nasıl alabileceklerinin peşindeler.

Hizmet sektörü kuruluşlarına elinizi verdikten sonra kolunuzu kurtarmanız pek mümkün olmuyor. Cep telefonları artık küçük çocukların bile kullandığı bir alet. Servis sağlayıcıların ücretlendirme politikaları bizi nasıl daha iyi sömüreceklerine odaklı olduğu için cebimizde akrep varmış gibi dolaşıyoruz. Eskiden böyle konuşma, mesajlaşma paketleri yokken kira öder gibi bu firmaları zengin ediyordu insanlar. Rekabet bir miktar artınca fiyatlar da ucuzladı ama bu paketler öfkeli denizin ulaşamadığı birkaç adacık gibi. Hasbelkader paket bittiyse katiyen haberiniz olmadan yüksek meblağlı bir kazık yiyebilirsiniz. Ondan sonra da git derdini Marko Paşa’ya anlat. Ödememe gibi bir şansınız da yok çünkü ilk fırsatta kapınıza dayanma ihtimalleri mevcut. Miktarlar astronomik olmadığı sürece üç beş kuruş için kapınızda icra memuru görmek istemeyeceğiniz için bu parayı öder, lanet eder, al birini vur ötekine şirketlerinden bir diğerini tercih edersiniz.

Bankalar tabi ki bahsettiğim fırıldaklıklarda telefon şirketlerinden çok daha ilerideler Bin bir türlü reklam ve güler yüzlü bankacılık mottolarıyla gelip cebinize kadar girerler fakat size göz göre göre kazık attıktan sonra niyeyse o güler yüz bir anda sirke satmaya başlar. “Hani kart aidatınız yoktu?”, “Efendim o aidat değil işletim ücreti”. Bunlardaki hilenin bini bir paradır. Her türlü tahsilat için bir kılıfları vardır. Hesap kullanıyor olmanız yeterlidir. Kendinizi en fazla kollamanız gereken şirketler bankalardır. Para alıp para satarak para kazanan bir yapılanmadan ne beklersiniz ki?

Bu türün örnekleri çoğaltılabilir. Eminim bu yazıyı okuyan herkesin başından bu saydığım şirketlerle ilgili bir kazıklanma hikâyesi geçmiştir. Kredi kartı numarası verip haksız yere para ödeyen ve geri almak için uğraşıp alamayan ya da lanet olsun deyip bırakanlar, bir anlık dikkatsizliğini yüzlerce lira olarak ödeyenler ve daha nicesi. Bunlarla kurulan ilişkiler bir an bile gaflete düşme ihtimalinizin olmaması gereken ilişkilerdir. Mayın tarlasında yürümek gibidir banka hesabı açtırmak. Yumurta taşımak gibidir telefon aboneliği. Riskli iştir hizmetler sektörü. Vatandaşın yapması gereken tedbiri asla elden bırakmamak, eşeğini sağlam kazığa bağlayıp ondan sonra tevekkül etmektir. Yoksa bunları ne eğitimle durdurmanız mümkün ne de başka bir yolla. Devlet ne kadar kanun çıkarıp bir deliği kapatsa da başka bir delikten çatal dillerini uzatmayı bileceklerdir.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir