Fink [Murat Menteş]

Bir kitabın ekmeğini ne kadar yiyebilir ki bir yazar? Vakti zamanında John Grisham adlı bir yazarı çok beğenerek okuyor, yeni kitabı çıktı mı diye kitapevlerinin yeni çıkanlar bölümlerine bakıp duruyordum. Senede bir yeni kitap çıkardı, her seferinde biraz daha zayıf, biraz daha sıkıcı olmaya başlamıştı. Artık bakmıyorum Grisham’a, yeni kitap yazıp yazmadığı umurumda değil.

Murat Menteş belki de Dublörün Dilemması kitabını yazmamış olsaydı bu kadar beklentim olmazdı kendisinden. Fink ile başlamış olsaydı romancılığı, diğer kitapları da yazınsal olgunlaşmanın köşe taşları olarak kabul edilebilirdi. Şimdi bu Fink’ten sonra çok güvendiğim okurlar çok fazla övmedikçe Menteş okuyacağımı düşünmüyorum.

Fink, Menteş’in bir imza gününde tanıştığını söylediği birisinin hayatından anekdotlar içeren bir roman. Adamın hayatı romanmış, yazar da gerçek romana dönüştürmüş gibi bir şey. Adamın hayatı o kadar da roman değil bence. Bir model yarışmasına katılıp ardından Uzak Doğu’ya mankenlik yapmaya gidiyor. Orada tanıştığı bir kadınla evlenerek Danimarka’ya yerleşiyor ardından da karısından boşanıp ülkesine dönüyor. Beğenenler olabilir, beni çok sarmadı.

Yazarın kitap boyunca kafiye tutturma uğraşısını da sempatiyle karşılayamadım ne yazık ki. Her cümleye kafiye uydurmaya çalışmış neredeyse. Fatih’in hayatını anlatan bir destan kitabı geçmişti bir keresinde elime. Hece vezni vardı ama o kitapta hiç yoktan.

Beğenmediğim bu kitap, Fink, başkaları tarafından beğenilebilir, bir şey diyemem. Kafile olarak Alfa’ya geçmiş afili filintalar anlaşılan ki kitaplar Alfa Yayınları’ndan çıkıyor. Yaklaşık 300 sayfa ve roman kahramanının fotoğrafları var sonda.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir