Dünyayı Şiir Kurtaracak

Dünyayı şiir kurtaracak, kurtarabilirse.
İnsanların zamanı parçalara ayırma merakının neticesi olan bir yılı daha geride bıraktık. İnsan yine acımasız, insan yine açgözlü, insan yine nankör. Bencilliğin zirvelerden zirve beğendiği, her geçen gün rekor tazelediği bir dönemde yaşıyoruz. Zamanın geçişi kimi için kutlama anlamı taşıyorken benim için soru işaretleri taşıyor sadece. Böyle gelmiş böyle gidecek olan bu düzenin değişme ihtimali var mı acaba diye düşünüyorum. Bir ihtimal var. O da şiir işte. Dünyayı kurtarsa kurtarsa şiir kurtarır.


Geçen sene güzel geçmedi. Önceki seneler de güzel geçmemişti. Bu seneden de ümitli değilim. Ezenler ve ezilenler arasındaki, ezilenlerin farkında olmadığı bir ilişkinin sürekli ezenler lehine değiştiği bir zamanda yaşıyoruz. Ezenler kullanabilecekleri tüm silahları -ahlaki bir kıstasları olmaksızın- kullanıyorlar. Medyadan sinemaya, siyasetten ticarete her alana girmiş ve şekillendirmiş durumdalar. Ezilenler işin farkına varmasın diye türlü uyuşturucular sunuyorlar. Zülf-i yâre dokunuyorlar da kimsenin ne zülüften haberi var ne yardan. Savaşlar onlar için çıkıyor. Soğuk kış gününde çocuğunu doyuramadığı için canına kıyan annenin kanı onların eline bulaşıyor. Cadde üzerinde kâğıt mendil satarken titreyişini engelleyemeyen fakat bir miktar soğuktan kaçmak için kendine bir kartonu siper eden Suriyeli çocuk. O çocuğun oyunu, eğlenmeyi, çocukluğu tanımadan acıyı tanıyışının da sebebi aynı. Dünyadaki tüm adaletsizliklerin, tüm acıların sebebi neredeyse aynı eli kanlı kitlenin doymak bilmeyen iştahı.
İnsanları daha rahat kontrol edebilmek için tek tipleştirmeye uğraşıyorlar. Daha verimli sömürebilmek farklılıkları ortadan kaldırmaktan geçiyor. Düşünceler aynı olmalı. Bakışlar, konuşmalar, hayaller, arzular, tüketim alışkanlıkları, boş vakitlerde yapılanlar… Robotlaşmış bir insan sürüsü oluşsun, onlar da istedikleri gibi hükümranlıklarını sürdürsünler. Karakterimizi bırakalım, vicdanımızı bırakalım, farklı düşüncelere asla geçit vermeyelim. Bunu yaparken gönüllü polisler olalım. Tek tipleşmeye ayak direyecek olan olursa yabani ot gibi koparıp atalım (onların) bahçe(sin)den. İstedikleri bu. Maalesef çok başarılı oluyorlar her konuda. Kalenin her burcu fethedilmiş durumda. Bazıları şanssız, izleyip üzülüyor. Bazıları şanslı. Hiçbir şeyin farkında değil.

İşte tüm bu kötü tablonun içinde bir ümit, yalnızca bir ümit varsa o da şiirdedir. Tüm dünyanın karşısında yiğitçe durabilecek insanlar varsa ozanlardır. Hiçbir yalana boyun eğmeyecek kimse, kalbinden gelen sesi dinleyendir. Kalbinin döktüğü mısraları dünyanın tüm yalanlarına tercih eden, işte o duracak zulmün karşısında. İşte o şiir ve şiirler; işte o ozan ve ozanlar. Söyledikleri sürece. Mısraya döktükleri sürece yüreğin sesini. Bir ümit olacak dünyanın güzel bir yer olacağına dair. Yoksul çocukların olmayacağı, savaşların onları öksüz yetim bırakmayacakları bir dünya mümkün olacak. İnsanların yaşamak için kanlarını emdirmek zorunda olmadıkları bir dünya ancak şiirle mümkün olacak. Kimseden korkmadan, hiçbir yalana aldırmadan, hiçbir büyüye kapılmadan aykırı durduğu sürece şiir. Dünya için bir ümit.

Elbette var olacak.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir