Dindirin Bu Sesi

AKP ilçe belediye başkan adaylarını açıkladıktan takribi bir saat sonrası. Hacı Uğur Polat resimleri ile süslenmiş bir ticari araba yaya geçidinden geçmeye çalışıyor kırmızı ışıkta. Yayanın birisi sürücüyü uyarmak için trafik ışıklarını gösteriyor. Sürücü nihayet yaya geçidinin orta yerinde durmak zorunda kalıyor. Bu manzaranın kafamda uyandırdığı soru işaretlerini sizlerle paylaşayım.

Birincisi, “Bu nasıl bir hız?”. Adayların açıklanması öğlen saat on ikide olacak diye biliyordum. Bir saat içinde adaylığını öğrenen Polat ya da seçim danışmanları nasıl olmuştu da arabayı bu kadar hızlı giydirmiş ve çarşıda dolaştırmaya başlamıştı? Bu sorunun cevabını kendi kendime verdim. Adaylar açıklanmadan önce avamın bilmediği isimleri havas öğrenmişti zaten. Açıklama sadece bir formaliteyi yerine getirmekten ibaretti. İlgili aday adayının tek yapması gereken zaten hazırlanmış olan arabadaki ‘aday adayı’ ibaresinden bir kelime çıkarmak olmuştu ve araç seçim çalışmaları kapsamında çarşıyı pazarı dolaşmaya başlamıştı.

İkinci soru, “Araç sürücüsünü kırmızı ışıkta geçmeye sürükleyen güdü neydi?”. Bu ülke insanı ‘temsili demokrasi’ ile tanışması ile birlikte temsilcileri tarafından hor görülmeye başladı. Kim ki bir makama, mevkie geldiyse o kendisini halktan üstün gördü. Halk için ayrı kendisi için ayrı kanun varmış gibi davranmaya başladı. Bu düşüncede olmayanları tenzih ederim, hatta hadiseden haberi dahi olmayan Hacı Uğur Polat’ı da tenzih ederim. Mevzunun şahıslarla alakası yok, durum psikolojik bir eğilimi gösteriyor. Belediye başkan adayının seçim aracını kullanan şoför kendisini ayrıcalıklı bir statüde addediyor ve kırmızı ışık dahil olmak üzere kural-kaide dinlemeden bu ayrıcalıklardan faydalanacak. Ayrıcalıklar insana hizmetten önce geliyormuş gibi.

Üçüncü soru ise, “Milletvekilliği ya da belediye seçimlerinde minibüs dolaştırıp bangır bangır bağıran hoparlörlerle insanları rahatsız etmekten ne zaman vazgeçecek adaylar?”. Yukarıda bahsettiğim hadisenin akabinde seçim şarkısı eşliğinde giden CHP minibüsünü gördüm. Yeşilyurt adayı Hulusi Porgalı’nın reklamını yapıyordu. Her seçim döneminde kulaklarımızın zarını patlatırcasına uyguladıkları bu ses kirliliği daha kaç seçim sürecek kim bilir? Acaba bir Allah’ın kulu var mıdır minibüsten gelen sesin tınısına hayran olup da oy vereceği partiye karar versin?

Hacı Uğur Polat ile NetHaber ziyaretinde tanışmıştık. Gayet mütevazi ve sempatik bir insandı. Orada kendisine sormuştum, “Öne çıkan yönünüzün ne olduğunu düşünüyorsunuz?” diye. Organizasyon becerisine güvendiğini, ekip çalışmasına inandığını anlatmıştı. Benim hemşehrilerim ve okuyucularım adına Hacı Uğur Bey ve Hulusi Bey dahil tüm adaylardan istirhamım şu araçlardan gelen müziklerin seslerini kısmaları ve mümkünse kapatmaları ve yazılı basını kullanarak bizlere slogandan ziyade ayağı yere basan projelerinden bahsetmeleri. Hacı Uğur Bey yine aynı sohbette Malatya’nın su potansiyelinin kullanılmadığını söylemişti. Ben ve eminim hadiseye ciddiyetle bakan herkes adaylardan bunları bekliyor. Kafalarındaki düşünceleri ve bunları realize etmek için uygulayacakları yöntemleri duymak istiyoruz. Kırmızı ışıkta geçme hadisesi halka hizmet etmek değil, patronluk etmek eğilimini gösterir. Adayın haberi olmasa bile kafalarda uyanacak olan düşünce budur. Bunun yerine planlardan, projelerden, hayallerden bahsedilmesi çok daha samimi olacaktır.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir