Dibin Dibi

İlk taşı günahsız biri atsın demiş Hazreti İsa. Kimin günahı yok ki? Herkes vicdanı ile baş başa kaldığı zaman, daha ilk muhasebede açıklar vermeye başlıyor. Bizim hayatlarımızda bilanço tutturmak zordur. Eksik çok veririz ama fazla veren yoktur. En temiz yol o muhasebe için masaya hiç oturmamak olarak görünür. Masadan ne kadar uzakta kalırsak o kadar rahat oluruz. Adımız mesut göbek adımız bahtiyar olur işte o zaman. Şarkılarımızı dağlara söylersek içimizden taşmakta olan fırtınanın önüne kendi kendimizi katmamız uzun sürmez. Dünya insanları çıkmadık zirve bırakmadı, Everest’ten tutun Ağrı Dağı’na kadar. Derinliklerdense kimsenin haberi yok. Dibi bulmuş değiliz. Bulunacağı da yok zaten.

Hazreti İsa havarilerini etrafına toplamış yemek yiyor. Da Vinci’nin resmindeki gibi masada değil. Yer sofrasında oturmuşlar. Şarap yok. Hazreti İsa benim bugünkü yaşımda. Sakalları var. Yüzünde kayıtsız bir teslimiyetten doğan huzur. Önünde peynir, ekmek, zeytin belki. Arkadaşlarından birisi kendini ihbar edecek düşmana. Belki şüpheleniyor belki de aklından bile geçmiyor. Ahde vefa sinmiş ruhuna. Hiçbir namuslu insan namussuzların ne kadar namussuzlaşabileceklerini tahmin edemez. Kötülüğün sınırı yok, çirkinliğin sınırı yok. Dibin dibinin dibi var. İyiliklerle nereye varabileceğiniz bu dünyada bellidir (ahireti Allah bilir) fakat kötülüğün yapabileceklerini hiçbir namuslu dimağ tahayyül edemez.

Kötülük deyince akla hemen gelen örnekler var. Amerika, İsrail, Kapitalizm, Siyonizm, Miloseviç, Stalin, Hitler, Bush, Saddam ve benzerleri var. Toplu kötülük yapanların yanında bireysel kötüler var. Öz çocuğunu istismar edenden kapısını çalan bayram çocuklarını öldürene, işkenceciden sapığına kadar çeşit çeşit mikrop var. İşin en korkutucu tarafı ise, en büyük kötülüklerin henüz yapılmamış olması. Her duyduğumuz kötülükte tüylerimiz diken diken oluyorsa hala; duymaya alıştıklarımızdan daha canice olanlarının yapılagelmekte olduğundandır. Yurt banyosunda doğurduğu öz çocuğunu kesip fotoğrafını çekecek tıynette mahlûkatların varlığına ne demeli?

Kaynaklar kıt sevgili dostlar. Dünün dünyasında bir tane firavun varmış. Bir Musa gelmiş ve temize havale etmiş firavunu. Bugünün dünyası firavundan geçilmiyor. Ne yazık ki denizleri bölecek Musalar da yetişmiyor. Özetle söylemek gerekirse her firavuna bir Musa tahsis edemiyoruz artık. Musa da içinizde firavun da. İyilik de sizden kaynaklanıyor kötülük de. O yüzden bütün canavar adaylarını vicdana davet ediyorum. İnilen o çukurun dibi yok. O çukurun öte tarafında bulunacak bir şey de mevcut değil. Sadece zifiri bir karanlık var, gerisi sessizlik.

Hazreti İsa “düşmanınızı sevin” diyor. Benim ağlayasım geliyor. Düşmanın sevilecek bir tarafı yok ki ey kutlu kişi. Sevmek şöyle dursun, varlığını dahi bilmek istemiyorum o düşmanın. En azından gözlerimi kapatır, o yokmuş gibi kişisel bilançomu tuttururum. Vicdanım daha rahat olur böylelikle, nefretimin somutlaşmaması ağırıma gitmez. Sevmek şöyle dursun, varlığının varlığıma benzemesi zoruma giden kötüler var civarda. Sen mutedil davranabiliyorsun fakat ne yazık ki bende sabır da yok tahammül de. Bütün dipler, kuyular, çukurlar her gün yazılı ve görsel yollarla haneme kadar giriyorken nasıl ılımlı olabilirim ki? Gayri meşru çocuğunu yurt banyosunda doğurup katleden kötülerin dünyası bu dünya. Nasıl ılımlı olunur ki?

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

2 thoughts on “Dibin Dibi

  1. Kötülüğü bilmesen ne..içinde…bağışıklığın düştü mü bir otur vicdanının cenaze namazına…iyileştirecek ilaç da yok benim bildiğim…bir kez o karanlıkla tanıştın mı bilirsin…gitmez..hep bekler kuytuda.

    O değil de azizim neden senin sitede sağ tık olayı yok çok bozuldum bak bu olaya 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir