Çorap Kokan Müslümanlık

Körler ülkesinin padişahına başka bir ülkeden hediye bir fil gelmiş. Körler filin başına toplanmışlar ve nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışmışlar dokunarak. Birisi filin ucu püsküllü ince bir hayvan olduğunu söylemiş. Birisi filin boru gibi bir hayvan olduğunu bir diğeri filin sütun gibi sert bir hayvan olduğunu söylemiş. Kimse filin nasıl bir hayvan olduğunu anlayamamış neticede.

Bu hikâyeden yola çıkınca aklımıza “İslam nasıl bir din?” sorusu geliyor. Gözleri sapasağlam olan ve algılarında sorun olmayan Hıristiyan, Musevi, Budist ve diğer bütün dinlerden birer tane temsilci alsak ve camilerimizi dolaştırsak. Hatta bu dolaştırma işlemini Ramazan ayı içerisinde yapsak. Sonra da “İslam nasıl bir din?” sorusunu her birine yöneltsek muhtemelen bu cevabı alacağız. İslam çorap kokan bir din. İslam âlemi kokuyor. Camilerimiz kokuyor. Komple kokuyoruz.

Yusuf İslam’ı hepiniz bilirsiniz. Ünlü bir şarkıcıyken Allah hidayet nasip ediyor. İslam’ı inceleme fırsatı buluyor ve Müslümanlıkla şerefleniyor. Fakat ne acıdır ki İslam’ı tanıyarak Müslümanlığı seçen bu adam “Eğer” diyor “önce İslam’ı değil de Müslümanları tanımış olsa idim Müslümanlığı seçmezdim”. Müslümanların kalitesi ortada neticede. Yusuf İslam’ın bu sözleri bir camide çorap kokusunu ciğerlerine çektikten sonra söylemiş olması hiç de uzak bir olasılık değil. Müslümanların temizliğe bakış açıları ortada.

Çok güzel bir dinimiz var. Yol göstericimiz, rehberimiz, peygamberiz, Efendimize her gün yüzlerce salavat okusak, selam göndersek azdır. Soğan ve sarımsak yiyenler mescidimize gelmesin diyecek kadar ince olan o ruh bize de inceliği öğütlemekte, nezaketi tavsiye etmektedir. Elimizle ve dilimizle başkalarını rahatsız etmememiz gerekliliği sürekli vurgulanmıştır Peygamberimiz tarafından. Fakat gelin görün ki O rehberin peşinden gittiğini düşünen binlerce insan sadece kendi düşüncelerinde gittiklerini düşünüyorlar. Gerçekte ise büyük bir çoğunluk büyük bir kandırmacaya mahkûm ediyor kendisini. Bir çorap değiştirmekten üşenen insanlar sarımsak soğan kokusuna rahmet okutturuyorlar.

Bir Ramazan ayını daha geride bıraktık. Allah bize nasip etti bin aydan hayırlı geceyi, onbir ayın sultanı olan ayı bir kere daha yaşadık. Gelecek ay ve geceleri yaşayıp yaşamayacağımızı bilmiyoruz. Sağduyu der ki yaşadığımız her günden ders çıkaralım ki hesap verme vakti geldiğinde yüzümüz kara olmasın. Yapıp ettiklerimize dikkat edelim. Rehberimizin sözlerini iyi öğrenip uygulayalım. Allah’ın evi dediğimiz camilerimiz görevlilerin tüm uğraşlarına rağmen buram buram çorap kokmasın. Müslümanlık imandan sonra temizliği gerektirir. Temizlik namazdan bile önce gelir, çünkü temiz olmadan namaz kılınmaz. Temizlik bu kadar mühimken buram buram kokmak hiçbir Müslüman’a yakışmıyor. Müslümanlığımızla örnek olmak, dinimizin emirlerini harfiyen uygulayarak dünyadaki gelişmişlik bayrağını tekrar ele geçirmek hiç de uzak değil. Fakat öncesinde atmamız gereken çok küçük ve bir o kadar da önemli adımlar var. En başta temizlik geliyor. En büyük başarıların temeline koyacağımız ilk tuğla budur.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir