Çoğunluk

“El ile gelen düğün bayram” diye bir sözü söyleyebilmiş atalara sahip bir milletiz. Kendi varlığımızı anlamlandırmak için başkalarına ihtiyaç duyuyoruz. Bir futbol takımının taraftarı olup galip gelince rastgele havaya ateş ederek kutlama yapabilme cesaretini çoğunluğu oluşturduğunu düşündüğümüz taraftar grubundan alıyoruz. Bir siyasi partinin mensubu olup, iktidara gelince memleketin tümünün sahibi olmuş zehabına kapılabiliyoruz. Çoğunluğun yaptığı doğrudur, çoğunlukla birlikte olmak güvenlidir gibi bir yanılgının içindeyiz pek çok zaman.


Kalabalıkların içinde kendini güvende hissetmek tek başına kalınca kendine güvenmemeye delalet eder. Sosyal açıdan sorunlu, cesareti az, karakteri zayıf kimselerin davranışıdır çoğunluğa sığınmak. Bir bütünün parçası olmak hissi; tanımlayamadığımız hayatımız için bir tanım, isim veremediğimiz tüm korkularımız için bir emin belde haline gelir. Bundan sonrası bizim için yalnız olmaktan çok daha kolaydır. ‘Uydum hazır bulunan imama’ dedikten sonra Fatiha bilmemize bile gerek kalmaz. El ile gelen düğün bayramdır zira.
Çoğunlukta olmanın ne tür getirileri olduğuna örnekleriyle baktığımız zaman, umduğumuz kadar güvenli olmadığını anlamamız çok da uzun sürmez. Dünyada çoğunluk olan Çinlilerin ezilmekten kurtulamamış olması, azınlık olan Yahudilerinse söz sahibi olması örnek olabilir bu duruma. Bedir, Uhud, Malazgirt, Haçlı Seferleri, Mohaç… hepsi çoğunlukta olanların kaybedip azınlığın galebe çalmalarının örneğidir. Rabbimiz de Kuran’da söylüyor bize “Sayıca az nice topluluk vardır ki, sayıca çok nice topluluğa Allah’ın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara-249)”
Etrafımdaki bütün insanlar türlü günahlara giriyor, ben de ucundan kenarından bulaşsam ne olur sanki diye düşünenler bahsettikleri çoğunlukla beraber olacak, yanacaklardır. Herkes faiz alıyor, ben de alsam ne olur? Olmaz, yanarsın. Herkes zina ediyor, ben de etsem ne olur? Olmaz, yanarsın. Herkes neredeyse çıplak geziyor, benim çıplaklığım dikkat çekmez ki? Olmaz, yanarsın. Herkes kul hakkı yiyor, yetimi gözeten kalmamış, devlet malını sömürerek kesesini dolduranlar varken benim kesem niye boş kalsın? Doldur keseni, ama yanarsın. Örnekleri içkiyle, yalanla, dedikoduyla ve aklınıza gelen her türlü gayri insani davranışla çoğaltabilirsiniz. Hepsinin sonu hüsran, hem de çoğunlukla birlikte hüsran.
El ile gelen düğün bayram diyenlerin hepsi için söylüyorum. Azınlıkta kalmanız sizin için daha hayırlı. Bütün dünya kapitalist sistemin kölesi olmuş olabilir, sisteme sırtımızı dönmektir doğru olan davranış. Tüketim çılgınlığı almış başını gidiyor olabilir, aç kalmak tüketmekten daha erdemlidir. Hırsızlık yapmayanlar parmakla gösteriliyor olabilir, boşuna hırsızlığa güzel kıyafetler giydirmeye çalışmayın, en hayırlısı helal olandır. Gerekirse Ashab-ı Kehf gibi bir mağaraya çekilip çoğunluğun günahlardan arınması beklenir lakin iyiliği yapmanın zor, kötülüğü yapmanın kolay olduğu düşünülürse çoğunluğun yapıp ettikleri hiçbir zaman iyi olmayacaktır. O yüzden en erdemli davranış kenarda durmak, çoğunluğun eğilimlerinden yüz çevirmek ve şüpheli bir birliktelik duygusuyla kendine güven devşireceğine şerefli bir yalnızlıkla nerede olduğundan ve olacağından emin olmaktır.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir