Cihan Hakimiyeti [Alphonse de Lamartine]

Fransız yazar Lamartine’in Osmanlı Tarihi’nin üçüncü cildi bütün serinin 554-832. sayfaları arasını içeriyor. Fatih devri ile başlayan üçüncü kitap Kanuni devrinin sonlarına kadar anlatıyor. Buradan aldığım notları maddeler halinde yazacağım zira bilinen şeylerin tekrarındansa başka yerlerde geçmeyen olayları zikretmek daha mantıklı. Şu da gözden kaçırılmamalı ki Lamartine hadiseleri biraz romantik bir tarzda aktarmaya çalışmış, dikkati üzerine çekmek için yalan dozunu artırdığı yerler olmuş olabilir.

  • Fatih’in oğlu olan Şehzade Mustafa başka tarihlerde böbrek rahatsızlığı yüzünden vefat ederken bu kitaba göre seferdeki bir vezirin hanımını kaçırdığı için babasının gazabına uğrayarak idam olunuyor. Bu olay başka bir yerde geçmediği için çok itibar edemedim.
  • Fatih Sultan Mehmet’in şair olduğunu biliyoruz. Divandaki paşalardan dört tanesi de şairmiş Fatih zamanında. Edebiyat ve sanata ilgili bir padişah Fatih Sultan Mehmet.
  • Gedik Ahmet Paşa ile 2. Bayezid arasındaki gerilimi işlemiş Lamartine. Bir toplantıda padişah vezirine zorla şarap içirtiyor. Paşanın dindarlığına rağmen zorla içirip sonra eski defterleri açıyor. Şehzadeliği sırasında Ahmet Paşa ile yaşadıkları bir gerginlik tüm husumetin kaynağı. Asker durumu öğrenip paşanın kurtarılması için isyana kalkışınca serbest kalıyor Ahmet Paşa fakat münasip bir zamanda Bayezid kininin ateşini söndürüyor paşayı idam ettirerek.
  • Lamartine, Çerkezlerin kökenini ilk Türkler dediği İskitlere bağlamış. (So was Murat Adji)
  •  Bayezid’in mizacını değiştirip tövbe ettiren olay diğer tarihlerde de anlatılıyor. Bir meczup kendisine yaklaşıp hançer saplamaya çalışıyor. Bu olaydan sonra Bayezid dine bağlanıyor. Depremlerin ve yangınların etkili olduğunu söyleyen tarihleri de okumuştum.
  • Atik Ali Paşa, diğer adıyla Hadım Ali Paşa, kılıç elde savaş meydanında ölen ilk sadrazam.
  • Şehzade Korkut, taht mücadelesi sırasında kılık değiştirerek yeniçerilerin kışlasına gidiyor ve hitabetiyle cesaretine güvenerek bir konuşma yapıyor. Yeniçeriler Selim tarafında olsalar da cesareti takdir ediyorlar.
  • Selim, tahtı ele geçirmek üzereyken dahi Bayezid feragat etmiyor, oğluna yılda iki yüz bin altın teklif ediyor fakat Selim reddediyor.
  • 2. Bayezid tahtı oğlu Selim’e terk edip gidiyorken kafilenin gidişi yavaşlamış. Bundan rahatsız olan Selim Rum bir hekim göndererek babasını zehirletmiş diyor Lamartine fakat bu da bu kitaba özgü bir iddia.
  • Kitapta müstakil bir bölüm Cem Sultan’a ayrılmış. Türk tarihinin ve edebiyatının bu simge isminin çektiklerini bir de yabancı gözden okumuş oldum. Rodos şövalyelerinin uzun yıllar şehzadeyi esir etmeleri yine içime dokundu. Fransız kralı VIII Charles’in, şehzadenin ömrünün son zamanlarındaki davranışlarını da takdir ettim.
  • Yavuz Sultan Selim, Kafkas Türkleri ile sıkı ilişkileri olan bir padişah. Zaten hanımı da Kırım Hanı’nın kızı. Büyük mücadeleler ile tahtı ele geçiriyor. Çok sert mizaçlı bir insan ve aşırı gaddar kitaba göre. Zevk ve eğlencede hiç göz yok.
  • Selim aynı zamanda çabuk sinirlenen bir tip. Şekeri vardır belki de Allah bilir. Huzuruna çıkıp el öperek kendini övmek isteyen Türkmen şairleri elini öperken heyecandan kılıçlarının sapı kendisine çarptı diye önce idam ettirmek istemiş, sonra vazgeçip zindana attırmış. Sonrasında affedip şiirlerini dinlemiş fakat beğenmeyip kovdurmuş. (Kılıçla nasıl huzura girerler Lamartine?)
  • 1. Selim tahta geçtikten sonra artık gelenekselleşmiş olan Yeniçeri tatmini için para dağıtma işine giriyor. Dikkatimi çeken bir husus, padişanın yeniçerilere para dağıtırken aynı taleple kendisine gelen sipahilerin kafalarını uçurması. Bunun sebebi bence şu: Yeniçeriler düzenli bir ordu ve teknolojik olarak dünyanın en iyi ordusu o zamanlarda. Çeşitli ocakları var ve en önemli ocak olan topçu ocağını da bünyesinde barındırıyor. Savaşları kazandıran yeniçeriler. Yani sipahilerin aynıları Şah İsmail’de de var, bunları ekstradan şımartmanın ne anlamı var demiş olabilir Sultan Selim. Aslolan dönemin teknolojisini en iyi kullanabilen yeniçeri ocağı.
  • Ruslar Sultan Selim zamanında bir elçi yollamışlar fakat adamın kaba tavırlarına kızan padişah adamı geri göndermiş: “Rusların hükümdarı ya bana terbiyeli bir elçi ya da küstahlıklarını kabul ettirecek bir ordu göndersin” demiş.
  • Ruslarla Türklerin akraba olduğunu yazmış bir yerde Lamartine. (So was Murat Adji) “Vassili Türklerin padişahına menşelerinin aynı olduğunu hatırlatıyor ve mektubunda ‘Babalarımız kardeşti, niçin biz de kardeş olmayalım?’ diye soruyordu.” Vassili Rus çarı bu arada. Nedir acaba kastettiği?
  • At divanı acil durumlarda kuruluyormuş, divan at üstünde toplanıyormuş. Padişah gözden çıkardığı bir vezirin atının kayışını kestirmiş. Kara kaftan giydirmek de aynı manaya geliyor yani idam. Fatih döneminde de çadır direği yıkma adeti okumuştum başka bir tarihte.
  • Korkut’u ihbar eden çobanları astırmış Selim, bu da sıkça okuduğum bir hain cezası.
  • Sinan Paşa’nın divan toplantısı sırasında Sultan Selim tarafından saldırıya uğraması, hazır olan atına hamle edip aniden kaçması ve Balkan ormanlarına saklanması olayını başka tarihlerde de okumuştum.
  • Memluküler yenildikten sonra padişahın karşısına çıkan bir komutan daha önce Venediklilerin kendilerine top getirdiğini fakat kendilerinin bu modern savaş aracını kabul etmediklerini söylemiş.
  • “Arapların kötü karakterinin bir parçası olan tamah…”
  • Kanuni Sultan Süleyman tahta geçmesini takip eden ilk yıllarda Belgrad ve Rodos’u fethedip Mohaç’ta Macarları mağlup ediyor.
  • Moskova çarının elçisini kabul ediyor. Çar, padişaha Macarlara ve Sırplara karşı ittifak teklif etse de Ruslarla Kırım Türkleri arasındaki düşmanlığı bilen padişah askeri bir anlaşma yapmıyor.
  • Eyüp yakınlarında yeniçerilerin Sultan Süleyman’a saldırmalarını başka tarihlerde de okumuştum, burada da var.

Lamartine’in Osmanlı tarihinin üçüncü cildi Tercüman’ın 1001 temel eser serisinde basılmış çok değerli kitaplardan birisi.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan