Camide Öcü Var

Cami kelimesi toplanmak, bir araya gelmek kökünden türemiştir. Camiler Müslümanların bir araya geldikleri, toplandıkları yerlerdir. Peygamber Efendimizin zamanında mescidin sosyal hayatın en temel unsuru olduğunu biliyoruz. İnsanlar vakitlerinin büyük kısmını mescitte geçirirlermiş. Önemli bir konu konuşulacağı, önemli bir karar alınacağı zaman insanlar mescitte toplanırlarmış. Bugünkü gibi sadece cenazelerin kalktığı değil düğünlerin de yapıldığı yermiş cami. Hadis-i şeriflerden okuduğum kadarıyla bugünkü katı kuralları da yokmuş caminin. Hutbe esnasında Müslümanlar Peygamberle ya da halifeyle diyaloğa girebiliyorlarmış.

Bugün camilerimiz sosyal hayatın merkezi olmak konumundan çok uzaktalar. Merkeze yaklaşmıyorlar bile. Katı kurallar ve bu kuralların yılmaz bekçileriyle dolular. Her camide bu sonradan konulmuş kuralların bekçiliğini yapmakta olan birkaç tane ihtiyar amca mevcut. Camide konuşulmaz, camide oyalanılmaz, camide şu şekilde saf tutulur, camiye çocuklar girmez, girseler dahi ses çıkarmadan bir köşede oturur sonra da çıkar giderler gibi onlarca kural mevcut.

Yaz döneminde olduğumuz için camilerde Kuran kursları var. İmam efendiler sağolsunlar mahallelerindeki çocuklara ellerinden geldiği kadar Kuran ve İslami bilgiler öğretiyorlar. Bazı çocuklara müezzinlik öğretip kamet, tesbihat işleriyle vazifelendiriyorlar. Cami müdavimi amcaların bir kısmı tarafından çatılmış kaşlarla karşılanıyor bu çaba. Çocuktan müezzin olmaz, bu da nerden çıktı, bu nasıl iş tepkilerini vermek konusunda fitilleri çok kısa bu amcaların. Çocuklara kızmak için de bahane arıyorlar. Bir çocuk ola ki sesini hafiften yükseltsin. Arkadaşıyla iki kelime konuşup gülsün. Caminin içinde birazcık koşturacak olsun. Amcalar hemen müdahale ediyorlar.

Cami cemaatinin yüzde doksanını yaşlı amcalar oluşturuyor. Kendi gözlerimin şahitliği ile söyleyebilirim ki son yirmi yıldır gittiğim her vakit namazında camilerin yaşlılarca doldurulmuş olduğunu gördüm. Kaba bir matematik hesabı yapacak olursak şu sonuca çok hızlı varabiliriz. Şu anda camiyi dolduran yaşlı amcaların yüzde doksanı gençliklerinde bu kadar bağlı değillerdi cemaate. Yaşlanıp emekli olduktan sonra gelmeye başladılar. Cami bunlar için bir huzur evi, bir emekli ocağı, bir kahvehane alternatifi haline gelmiş. Garip olan hayatın bu kış döneminde Yaradan’a sığınma ihtiyaçları değil; garip olan camiyi bu kadar hızlı kabullenip kendi kurallarını dayatmaları. El kadar çocukları camiden ve cemaatten soğutacak kadar gözü kara olmaları.

Camide saflar çok sık olmalı; bunu biliyoruz. Fakat hutbe dinlerken dahi camide bir amca sırtınıza vurarak toplanmanızı isteyebilir her an. Amca safa dururken sağındakinden ve solundakinden birer karış uzakta duruyorken sizin duracağınız yeri düzenlemeye çok meraklı olabilir. İbadet etme şeklinizi beğenmeyen amca her an size müdahale edebilir. Secde ederken kolun şöyle olacak, rükudayken elin böyle olacak diye ikaz yemeniz an meselesidir camide. Çünkü cami siz dahil tüm Müslümanların mabedi değil de sadece o ihtiyarların ömürlerinin son demlerini geçirmeleri için yapılmış huzurevleridir. Caminin asli sahibi ihtiyar amcalardır. Sizler sadece haddini bilmesi gereken misafirlersinizdir o camide.

Müslüman bir toplumda camiler neden bu kadar boş diye düşündünüz mü hiç? Cami neden namazdan namaza kapısı açılan; aralarda ise kilitlenen bir yer olsun? Kiliseler bile gün boyu açıkken camilerin kapıları Ramazan ayı dışında kilitli. Cevabı basit. Caminin insanlar için bir çekiciliği yok. Bu mekan çocukken gelip bir ihtiyardan azar işiterek bir daha gelmeye korkulan bir yerdir mesela. Camide konuşmak yazılı olmayan bir kuralla yasaklanmıştır. İki üç arkadaş toplanıp Kuran okusa; aralarında ayetlerle ilgili fikir alışverişinde bulunsalar ancak ayıplanırlar. Çocuklar camiden zinhar uzak durmalıdırlar. Cami sadece ve sadece belirlenmiş kurallara göre namaz kılınacak ve sonra çekip gidilecek bir yerdir. Peygamberin mescidi O’nun hiç sevmeyeceği çorap kokularının buram buram yükseldiği bir yer olabilir. Günümüz dünyasında bu geçerlidir. Fakat Peygamberimizin çok sevdiği çocuklarla dolu bir yer olamaz cami. İnsanların toplanıp fikir alışverişinde bulundukları; tefekkür ettikleri, önemli kararlar aldıkları yerler olamazlar camiler. Çünkü ne yazık ki camilerimiz kendi uydurma kurallarının dayatıcısı öcülerle dolu.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir