Büyük Osmanlı Tarihi I [Uzunçarşılı]

Pek muhterem, Ordinaryüs İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın ruhu şâd olsun. Daha önce fasiküller halinde okuduğum bu kıymetli eseri tekrar okumak maksadıyla 2008’in Mart’ında satın almıştım. Zamanla araya başka kitaplar, başka gaileler girdi, mel’un virüs beni evde daha fazla vakit geçirmeye zorlamasaydı daha da bekleyecekti bu okumam. Bir fırsat doğdu,  6 cildini Uzunçarşılı, 5 cildini de Karal’ın yazdığı bu değerli eseri tekrar elime aldım.

Elimdeki Büyük Osmanlı Tarihi’nin 1. cildinin 7. baskısı var. Selçukluların son zamanlarından İstambul’un fethine kadarki zaman süreci konu alınmış bu birinci ciltte. Notlarıma geçmeden önce Uzunçarşılı’nın önsözündeki bir paragrafı almak istiyorum:

“Ben gerek bu cildi gerek daha sonraki ciltleri hazırlarken gördüğüm kaynakları hisse mağlup olmayarak tarafsiz bir görüşle inceleyip göstermeğe çalıştım. Binaenaleyh gerek olayların cereyan tarzını anlatırken ve gerek bunlardan neticeler çıkartırken hakikatten ayrılmadığımı zannediyorum.”

Kitabın içinde de bir olaydan bahsedilirken en ince ayrıntısına kadar hakikatin peşinden koştuğunu ispatlayacak kadar detaya inmiş yazar. Bir olayda muğlaklık varsa o olayla ilgili kaç tane yazar varsa faydalanılmış ve en doğrusu tahmin edilmeye çalışılmış. Gerçek bir bilim insanının takip etmesi gereken metodoloji işte budur.

650 sayfa civarındaki bu birinci cilt, 19  bölümden oluşuyor. Notlarımı madde madde aktarıyorum.

  • Alâüddin Keykubat, Anadolu Selçuklularının en büyük hükümdarı olarak bilinir. Vefatından az bir zaman önce Moğol hükümdarı tarafından kendisine gönderilen bir elçiyi kabul ediyor ve Moğolların yüksek hâkimiyetini kabul ediyor.  
  • Anadolu Selçuklularının son dönemleri içler acısıdır. Darmadağın bir ülkede yaşanan taht kavgaları Türk tarihinin utanç levhalarıdır. 2. Gıyaseddin Keyhüsrev ve veziri Saadettin Köpek bütün değerli devlet adamlarını katletmişler ve sonu hızlandırmışlar.
  • 1241 yılında çıkan Baba İshak isyanı Sivas-Amasya-Tokat hattında yayılmış. Zor bastırılmış.
  • 1243’teki Kösedağ savaşında 2. Gıyaseddin, kendine akıl verecek kimsenin olmayışının bedelini ağır bir şekilde ödüyor. Sivas’ın Zara ilçesinin kuzeyine düşen bir mıntıkada gerçekleşen savaş bağımsızlığın yitirilmesi ile neticeleniyor.
  • 1317 yılından sonra bu kudretli aileden kimse kalmıyor. Hepsi, hırslarının neticesini yok oluşla alıyorlar.
  • Moğollar, Anadolu’ya vali atıyorlar işgalden sonra. Bunların en kuvvetlileri Emir Çoban’dır. Osman Gazi’nin oğullarının birinin adı da bu sebeple Çoban olmuştur. Çoban, 1314 yılında Anadolu’ya gelmiş, beylerin bağlılıklarını sağlamıştır. Çoban’a bağlılık arz edenlerin içinde Osman Bey yok çünkü henüz o çapta büyük bir beylik değil Osmanlı bu tarihte.
  • Emir Çoban’ın oğlu Demirtaş da dönemin önemli şahsiyetlerindendir. Demirtaş bir ara, Anadolu’daki beylikleri tamamen ortadan kaldırmak istemiş, birkaç beyi öldürmüştür de. Eşrefoğlu Süleyman, Hamidoğlu Dündar beyleri ortadan kaldırmıştır. Demirtaş’tan sonra Eredna Anadolu valisi olmuş, ilerleyen zamanlarda Sivas merkez olmak üzere bağımsızlığını ilan etmiştir.
  • Menteşeoğulları beyi Mesud Bey, 1300 yılında donanması ile Rodos’a saldırmış ve fethetmiştir. On yıl sonra geri elden çıkan Rodos’u Fatih, almak için çok uğraşacak sonunda Kanuni fethedecektir.
  • Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi, Mevleviliği yaymak için 1312-1319 yılları arasında Anadolu’da dolaşmış.
  • Bu dönemin en kritik olaylarından birisi Celaleddin Harzemşah (Mengüberti de deniliyor) ile Alâüddin Keykubat arasında yapılan savaştır. Bu savaş sırasında Celaleddin’in yanında bulunan birçok göçebe Türk aşireti Anadolu’nun içlerinde doğru hareket etmiştir. Örneğin, Germiyanoğlu Beyliği’ni kuran Germiyan Türkmenleri bunlardandır. Saruhanoğullarını kuran Saruhan Bey de Celaleddin’in emirlerindendir. Uzunçarşılı, Osmanlı’yı kuran Kayıların da bunlardan olduğunu söylüyor.
  • Cimri hadisesi de bu dönemdeki önemli hadiselerden birisidir. Selçuklu şehzadesi olduğu kesin olarak bilinmeyen birisini tahta geçirmek için, Karamanoğlu Mehmet Bey oldukça çaba gösterir fakat başarılı olamaz.
  • Germiyan beylerinden Aydınoğlu Mehmet Bey, Selçuk ve havalisini fethederek kendi beyliğini kurmuştur. Değerli bir komutan olan Mehmet Bey, daha sonra elden çıkacak olsa da İzmir’i tam olarak fethetmiştir. Beyliği, denizcilikte de ileri gitmiştir. Osmanlı’nın denizcilikte faaliyetleri uzun süre oldukça zayıf bir şekilde ilerlemiştir. Aydınoğlu Mehmet Bey’in oğlu Umur Bey de iyi bir denizci ve kahraman bir askerdir. İzmir daha sonra elden çıktığında geri almaya uğraşmış ve muhasara sırasında şehit düşmüştür. Beyliğin merkezi olan Birgi’de defnedilmiştir. Birgi’ye uğrayıp Fatiha vermek isterim bu değerli komutana. Mehmet Bey’in torunu olan Cüneyd Bey’in hayatı da oldukça maceralıdır. Yerinde durmayı bilmeyen bu Cüneyd, türlü isyan faaliyetlerinden sonra Düzmece Mustafa isyanına da katılmış ve sonu hiç iyi bitmemiştir.
  • Kütahya Germiyan başkenti, daha sonra Osmanlı döneminde de önemli bir merkez olma özelliğini koruyor.
  • İbn Batuta’nın Anadolu’yu dolaşma tarihi 1333. Bu seyahatten de yer yer istifade etmiş Uzunçarşılı.
  • Candaroğulları beyliği de uzun bir süre tarih sahnesinde kalmıştır. Fatih döneminde İsmail Bey, Trabzon seferini yapan Osmanlı’nın önünde duramamış teslim olmuş. Fatih, bu beye akran muamelesi yapmış, kardeşim diyerek boynuna sarılmış. Uzunçarşılı’nın dediğine göre, bu İsmail Bey’in soyu günümüze kadar kayıt altında devam etmiştir.
  • Anadolu Beylikleri Türkçe’den başka dil bilmedikleri için bu dönemin eserleri yani beylere sunulanlar hep Türkçe olmuş. Tercümeler yapılmış. Beylikler dönemi Türk kültürü açısından verimli olmuş.
  • Osmanlı’yı kuran Kayılar, Artuklular ile aynı soydan.
  • “Üçüncü Gıyasüddin Keyhüsrev(1264-1283) Cimri hadisesinden sonra uca yani Bizans hududuna gelmiş, kendisini karşılayanlar arasında Kayı aşireti beyi Ertuğrul da bulunarak sultana hediyeler takdim etmiş ve oğlu Osman Bey’in küçük oğlunu hükümdarın hizmetine vermiş ve Sultan Gıyasüddin bu çocuğa Kahta taraflarında Yıgnık mıntıkasını timar olarak tevcih etmiştir. Bu çocuğun neslinden olan Halil Bayat ve Ahmed Beyler o havalide aşiret beyi bulunurken Yıldırım Bayezid Malatya üzerine yürüyüp orasını almış ve bu sırada bu beyler Osmanlı hükümdarının yanına gelerek akraba olduklarını söylemişlerdir.”
  • Ertuğrul Gazi’nin batı hududuna ne zaman geldiğiyle ilgili çeşitli iddialar mevcutsa da 1236’da aşiretin batı hududunda olduğu düşünülüyor.
  • Osman Bey önce İnegöl beyi ile savaşmış fakat muvaffak olamamış. Kardeşi Sarubatı’nın oğlu bu savaşta şehit olmuş. 1291’de ise yeni bir savaşta bu defa kardeşini şehit vermesine rağmen başarılı olarak Karacahisar’ı alıyor. Osman Gazi’nin başarıları Rum beylerini tedirgin ediyor. Bir düğüne davet ederek kendisini öldürmeyi planlıyorlar. Daha sonra Müslüman olup Osmanlı’ya katılacak olan Köse Mihal durumu Osman Bey’e haber verince tuzak boşa çıkıyor. Burada iki noktadan bahsetmek istiyorum. Tuzağın içinde Osman Gazi’nin amcası Dündar da var ve Osman Gazi bu olaydan sonra Harmankaya, İnegöl, Yarhisar kalelerini fethettiği gibi amcasını da öldürüyor. İkinci husus da Köse Mihal. Daha sonra akıncı ailelerinde görülecek olan Mihaloğullarının atası işte bu adam. Düğüne gelince. Osman Bey, bu düğündeki gelini oğluna nikahlıyor, Holofira-Lülüfer ya da Nilüfer budur.
  • Uzunçarşılı, Osmanlı’nın kuruluşunun 1299 olmadığını söylüyor. Osmanlı aslında Orhan Bey’le birlikte bir devlet şekline bürünmüştür. Asıl kurucu Orhan Bey gibidir. Bir diğer husus da bu beyliğin büyümesinin altında yatan nedenlerden birisi de Rum kale ve şehirlerinin elde edilmesindeki gayret. Bu muazzam emek beyliğin sürekli diri olmasını sağlıyor.
  •  Osman Bey’in bir lakabı da Fahreddin. Orhan, Alaüddin, Pazarlu, Çoban, Melik, Hamid isminde çocukları var. Hamid ismini, Hamidoğlu beyini kendisine hami olarak gördüğü için koymuş. Alaüddin Bey aynı zamanda Şeyh Edebalı’nın da torunu. Siyasetle ilgilenmemiş, beyliği kardeşine bırakmış bu Alaüddin. Şeyh Edebalı’nın nüfuzunu kullanmak da Osmanlı’ya önemli bir avantaj sağlamış ilk dönemlerde. Bu kitaptan öğrendiğime göre, Şeyh Edebalı’nın postuna ilerleyen yıllarda 1. Murat oturmuş.
  • Bursa’nın fethinden itibaren, bu kitaptan anladığım, Osmanlı’nın gerek ilk dönemlerinde, gerekse Balkanlardaki fetihlerinde işlerini kolaylaştıran en önemli etken fethedilen yerlerdeki halka karşı tavırları olmuş. Buralarda hem mezhep çatışmalarından hem de diğer adaletsizliklerden dolayı sıkıntı çeken halk Osmanlı’nın yumuşak davranışını sevmiş, fütuhat sırasında zorluk çıkarmamış. Başından beri de Osmanlı’nın politikası yerel halka baskı yapmamak olmuş. Kimsenin dinine, inancına karışmadığı gibi adil bir şekilde davranmış gayrimüslimlere karşı.
  • Orhan Bey hakikaten büyük bir devlet başkanı. Geliştirdiği stratejilerle devletin temellerini atıyor. Ordunun yapılanmasından göçmenlerin yerleşmesine kadar hem kendisi hem de etrafındaki değerli komutanlar harika bir planlama yapmışlar. Düzenli ordunun ilk çekirdekleri Orhan Bey döneminde atılmış. Bizans’ın iç karışıklıklarından çok iyi faydalanılmış.
  • Orhan Gazi’nin Theodora’dan (Bizans imparatorunun kızı) doğan Halil ve İbrahim adlı iki oğlu var. Bir ara Ceneviz korsanları Halil’i kayıkla gezerken yakalayıp esir alıyorlar. Bizans imparatorunun da uğraşmasıyla 3 sene sonra yüz bin altın karşılığı geri alınmış bu şehzade.
  • Orhan Bey’in Süleyman adındaki oğlu zamanında Rumeli’de fetih faaliyetleri hızla ilerlerken Süleyman Paşa’nın vefatıyla bir süre kesintiye uğruyor.
  • Orhan Bey’den sonra tahta geçen 1. Murat kardeşlerini ortadan kaldırmış. Ahmedî adlı şair bir beyitle kardeşlerinin ona düşman olduğunu ve bertaraf edildiklerini yazıyor. Ne şekilde olmuş, muğlak.
  • 1. Murat zamanında yeniçeri ocağı kuruluyor. Esirlerin beşte biri alınarak orduya kaydediliyor. Bunlar önce Türk ailelerinin yanına verilip ardından acemi oğlanlar ocağına sonra da yeniçeri ocağına kaydoluyorlar. Fetihlerin yavaşladığı Ankara savaşı sonrası dönemde gayrimüslim halktan da devşirme yapılıyor. Bu yeniçeriliğin fikir babası Cendereli (daha sonra Çandarlı) Halil.
  • Balkanlar, Bizans dahil Ortodoks. Macarlarsa Katolik. Macarların mezhep savaşı sebebiyle çok fazla zulümleri oluyor bu coğrafyada. Bosnalılar ise Bogomil mezhebine mensuplar. Bu mezhebin tek tanrıcı yönü zamanla Bosnalıların Müslümanlığa geçmelerini kolaylaştırıyor. Bizans, Osmanlı ilerledikçe Papa’dan yardım istemiş. İmparator Yuannis Roma’ya kadar gidip Katolikliği kabul etmiş fakat halka kabul ettirememiş. Kiliseleri birleştirmek dönemin sıcak gündemlerinden. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden sonra Ortodoks kilisesini himayesine alma politikası ayrılığın sürmesini temin etmek içindir bir yönüyle.
  • Bulgar krallarından İvan Şişman’ın oğlu Alesandr, fetihler zamanında Müslüman olmuş. Kendisine beylik verilen prens, Şeyh Bedreddin isyanını bastırmakla görevliyken maktul düşmüş. Nereden nereye.
  • Osmanlı sürekli Balkanlarda savaşırken Karamanoğlu başta olmak üzere diğer beylikler de Osmanlı’yı arkadan vuruyorlar. Osmanlı, yukarıda da dediğim gibi, sürekli kuvvetli rakiplerle savaştığı için kuvvetli ve diri. Anadolu beylikleri böyle değil fakat kendilerini de aşağı görmüyorlar bilakis Osmanlı ile denk görüyorlar. Karamanoğlu işi öyle boyutlara taşıyor ki, yeri geliyor Bizans’la yeri geliyor Sırp, Macar ve diğer devletlerle Osmanlı aleyhinde anlaşma yapıyor. 1. Murat’ın bir Karaman seferinden önce söylediği söz: “Mani-i gazaya gaza gazayı ekberdir bu yıl kafirle kazadan kaldık bari onun şerrini defedelim.”
  • 1387 yılında Konya önünde meydana gelen savaşta Karamanoğlu ordusu hezimete uğruyor. Savaşta büyük gayret göstererek her yere yetişen şehzade Bayezid, Yıldırım unvanı alıyor.
  • Aynı yıl Osmanlı ordusu Sırplar tarafından Ploşnik savaşında mağlup ediliyor. 20 bin kişilik ordudan 5 bin kişi sağ kurtuluyor.
  • Birinci Kosova savaşı öncesinde Çandarlı Ali Paşa Bulgarları birçok yerde sıkıştırarak Balkan ittifakına girmesine mani oluyor.
  • Evrenuz Bey’den bahsetmek istiyorum. Bir akıncı ailesinin de atası olan bu değerli şahsiyet 129 yaşına kadar at sırtından inmeden mücadele veriyor Rumeli’de. Allah rahmet eylesin. Ne yazık ki mezarı şimdi Yunanistan sınırları içerisinde.
  • Kosova savaşına giden ordunun yol üzerinde asla yağma ve tahribat yapmadığını yazmış yazar. Bu durum. Ordu bu dönemde de henüz yoldan çıkmamış. İlerleyen dönemlerde ordunun disiplinsiz hareketleri ortaya çıkacak. Bu savaşta ilk defa top kullanılıyor. Düşman kuvvetlerinin çok oluşundan endişe eden padişaha Çandarlı Ali Paşa azlığın çokluğa galebesi ile ilgili ayeti okuyor.
  • Sultan Murat Kosova savaşı sonunda yaralanmasına rağmen zaferden emin olana kadar yaralı haliyle dolaşıp durumu kontrol ediyor. Bayezid’i çağırttırıp hükümdarlığı ona bırakıyor. Buna rağmen şehzade Yakup çağırtılıp katlediliyor.
  • “Gibbons’un pek güzel tasvir ettiği gibi Osman Gazi etrafına bir ırk toplamış. Orhan bir devlet yaratmış fakat İmparatorluğu Sultan Murat Hüdavendigar kurmuştur.”
  • Yıldırım Bayezid döneminden ilginç şahsiyetlerinden Kadı Burhaneddin Osmanlı ile de Memluklu ile de mücadele etmiş ve Sivas’ı bırakmamış. Osmanlı ile yaptığı savaşta Yıldırım’ın oğlu Şehzade Ertuğrul maktul düşmüş. Yukarıda bir yerde Sivas’a hâkim olan Eretna’dan da bahsetmiştik. Müstakil bir şekilde uzun yıllar mücadele eden bir Sivaslı daha. Kadı Burhaneddin aynı zamanda şair de. Azeri lehçesiyle şiirleri var.
  • Yıldırım İstanbul’u kuşatan ilk padişah (1391). İki defa kuşatıyor hayatı boyunca. Musa Çelebi ve 2. Murat daha sonra İstanbul’u muhasara edenlerden. Yıldırım’ın ikinci seferi neredeyse başarı ile neticelenecekken Timur ortaya çıkıyor.
  • Timur’un hasedinden gelmiş Anadolu’ya. Niğbolu savaşı ile şöhret kazanan Yıldırım’ı çekemediği için. Ankara savaşından sonra Niğbolu’da mağlup olan devletlerin krallarına mektup yolluyor, nasıl da yendim sizin yenemediğinizi manasında.
  • Ankara savaşında Timur kuvveti Yıldırım’dan çok fazla üstelik Osmanlı ordusunda diğer beyliklerin kuvvetleri ile Kara Tatarlar ihanet ediyorlar. İlginç olan, Osmanlı ordusunda bulunan Sırp askerlerinin sonuna kadar mücadeleyi bırakmadan çarpışmaları. Yıldırım hakkında ‘baskın yapsaydı kazanırdı, mağrurluğundan kaybetti’ diyen tarihler bence abartıyorlar durumu. 70 bine karşın 160 binlik bir orantısızlık var. Bekleyip biraz daha kuvvet kazansaydı deselerdi belki hak verirdim.
  • Çelebi Mehmet’in, Yıldırım’ın esareti sırasında onu kurtarmak için faaliyette bulunduğu ile ilgili söylenenlere temkinli yaklaşmış yazar. Ben de pek ihtimal vermedim doğrusu. Yıldırım’ın intihar edişini saklamaya çalışsa da tarihler, yüzüğündeki zehri içerek canına kıymış.
  • Fetret Devri’nde Balkanlarda düzen bozulmamış. O güne kadarki iyi davranışının meyvesini toplamış Osmanlı bu coğrafyada. Devletin tamamen yıkılmamasının bir diğer sebebi de iyi teşkilatlanmış olması. Teşkilatlanmamış Timur devleti, Timur öldükten sonra anında dağılmış fakat Osmanlı varlığını daha yüzlerce yıl sürdürüyor.
  • Fetret Devri’nde şehzadeler bazen aralarında ittifak ederek birbirleri ile mücadele ediyorlar. Süleyman Çelebi’nin yanında olan Çandarlı Ali Paşa onun için büyük bir şans fakat nefesi sonuna kadar yetmiyor bu devlet adamının, süreç içerisinde vefat ediyor. Süleyman Çelebi, aslında iyi bir insan, cesur ve kuvvetli bir asker. Sanat ve edebiyatın hamisi. Fakat eğlenceye ve alkole olan düşkünlüğü onu başarıya ulaştırtmıyor. Hele ki son günlerinde koskoca Evrenuz Bey’i tahkir etmesi affedilir gibi değil. Musa Çelebi daha sert bir insan. Başarılı bir komutan olsa da insanların gönlünü almasını pek beceremiyor. Süleyman Çelebi’nin vefatını öğrenince, onu öldüren köylüleri katletmekle yetinmeyip köylerini dahi yakıyor. Mehmet Çelebi ile anlaşmaları icabı birisi Anadolu’da birisi Rumeli’de kalıp devleti ikiye bölmüş olsalardı ne olurdu acaba diye düşünmüşümdür hep. Fakat uymuyor Çelebi Mehmet anlaşmaya ve kardeşinin üzerine yürüyerek türlü mücadeleler sonucunda tek başına padişah oluyor.
  • Çelebi Mehmet’in bir lakabı da “Güreşçi”. Kirişçi diyenler de var. Gençliğinde, kirişle boğdurulmaktan korktuğunda kirişçiliği iyi öğrenmiş diyen de var güreş tutmayı severmiş diyen de var.
  • “Asiler, Dede Sultan Bürklüce’nin gözü önünde boğazlandı; bunlar ölürlerken “yetiş Dede Sultan” diye bağırıyorlardır. Dede Sultan elleri tahtaya mıhlanmış bir surette deve üzerine konulup şehirde teşhir edildikten sonra katledildi.”
  • Bu kitapta eksik gördüğüm bir husus dönemin mezhep olayları. Şeyh Bedrettin isyanında Alevi kıyamı yapıldığını söylüyor yazar fakat çağın inanışları ve mezheplerinden bahsetmiyor.
  • 1. Mehmet döneminde, Çelebi Mustafa Anadolu’ya gelip ayaklanıp, mağlup olup Bizans’a sığınıyor. Bizans’la yapılan anlaşma 1. Mehmet’in hayatta olması kaydıyla yapılıyor. Vefatına yakın, Limni adasında mahpus olan Mustafa’dan önce oğlu Murat’ın gelip tahta geçmesi için tedbirler aldırtmış padişah. Vefatının öğrenilmesine engel olmak için İstanbul’a giden yollar kesilmiş. Hacı İvaz ve Bayezid paşalar alıyor bu tedbirleri.
  • Çelebi Mustafa Bizans tarafından serbest bırakılıyor. İşte Bizans entrikası böyle bir şey. Tüm Rumeli’yi ele geçiriyor. Üzerine gelen orduyu bozup Bayezid Paşa’yı öldürüyor. İktifa edebilse 18 yaşındaki 2. Murat Anadolu’da kalacak kendisi Rumeli hükümdarı olacak fakat Rumeli’ye geçiyor.
  • Burada 2. Murat’ın kendisi değil de vezirini göndermesi belki de olayın bu kadar büyümesine sebep olmuş. Bayezid Paşa, Mustafa’nın gerçekten Yıldırım’ın oğlu değil, düzmece olduğunu yayıyor strateji olarak. Savaşı kazanan 2. Murat’ın adi bir suçlu gibi Mustafa’yı astırması belki de Bayezid’ın hatırasına hürmettendir.
  •  2. Murat döneminde ordu defalarca mağlup oluyor Balkanlarda. Jan Hunyad adlı Macar komutan Hermanştad’da, Vazağ’da, Morova’da, Filibe’de yenilip büyük kayıplar veriyorlar. İç karışıklıklar, şehzade isyanları derken 2. Murat bunalıp saltanatı oğluna bırakıyor.
  • Selanik kuşatması ile ilgili ilginç bir anekdot veriyor yazar. Padişah, askerlerine, şehri kendilerine bırakacağını söylüyor. Osmanlı ordusunda bozulmanın başlangıcı mı acaba? 1446 yılına tahilenen bir yeniçeri isyanı da mevcut. Fatih Sultan Mehmet’in de, ilk seferinden dönüşte yolu kesiliyor yeniçeriler tarafından ve bahşiş isteniyor. Yine de İstanbul’u üç gün yağmalattırmış Fatih.
  • Fatih Sultan Mehmet ne diyor Bizans İmparatoruna, kuşatmayı kaldırması için elçi gönderince: “Gidiniz imparatora deyiniz ki şimdiki padişah eski padişahların aynı değildir; onların yapmadıkları şeyleri bu kolayca yapabilecektir; onların istemedikleri şeyleri bu istiyor ve yapacaktır: bu husus için şimdiden sonra gelenin derisi yüzülecektir.”
  • Rumelihisarı’nın üç burcunu üç paşa kendi paralarıyla yaptırmış. Çandarlı Halil, Zaganoz ve Saruca paşalar. Çandarlı Halil birkaç defa kuşatmayı kaldırmayı tavsiye edince Fatih’in gözüne batmış, daha sonra da idam edilmiştir. Fatih, eski zamanlardan kalma Türk asıllı paşaları istememiş, devşirmelerle yoluna devam etmiş.
  • Denizde henüz çok ilerlememiş olan Osmanlı donanması kendince katkıda bulunmuş kuşatmaya. Bir deniz mücadelesinde Türk donanması kötü duruma düşünce atını denize doğru sürmüş ve epey ileri gitmiş Fatih. Daha sonra kaptan paşayı huzuruna getirttirip değnekle dövdüğünü yazmış Dukas tarihi.
  • Sonunda Haliç’e girmeden bu işin olmayacağını anlayan padişah donanmanın karadan götürülüp Haliç’e indirilmesini emrediyor. Tophane, Tepebaşı, Kasımpaşa güzergâhındaki ormanlık alandan bir yol açılıyor ve gemiler çekilerek Haliç’e iniyor.
  • Türklerde adet, ülke hükümdar ailesinin ortak malı kabul edilmiştir. Osmanlı’da bu durum yalnız hükümdar bulunan ve evlatları olarak değişmiş. Hükümdar, kendinden sonrası için bir aday göstermezmiş. Padişahlar, divana katılır, alınan kararlara da riayet ederlermiş. Divan, Cumartesi, Pazar, Pazartesi, Salı günleri sabah namazının ardından toplanıyor. Fatih’e kadar divana padişah başkanlık etmiş, Fatih bu duruma da son vermiş. Divanda davalar dinlenir, halktan insanlar gelip davalarını anlatırmış Fatih’e kadar.
  • Şehzadelere sancaklar hep Anadolu’dan verilirmiş. Rumeli’den sancak verilmezmiş. Sancak beyi 1 tuğ, beylerbeyi 2 tuğ, vezir 3 padişah 6 tuğ sahibi.
  • Padişah bir sefere çıkınca yeniçeri ocağı komple sefere iştirak ederlermiş. Hatta, padişah bir yeniçeri odasına kayıtlı diye biliyorum fakat bu kitapta bu konudan bahsedilmemiş. Belki ilerleyen ciltlerde.
  • Anadolu’da yaygın olan Babailik tarikatı orduya girmiş ve yeniçerilerin tarikatı olmuş. Daha sonra Bektaşiliğe çevrilmiş.

Büyük Osmanlı Tarihi’nden çıkardığım notlar bu kadar. Kitap çok değerli bilgilerle dolu, benim için ilginç olanlar bir kenarda dursun dedim.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir