Bin Dokuz Yüz Seksen Dört [George Orwell]

Kitabın karanlık ortamının etkisi o kadar fazla ki dahil hiçbir hoşluğa yer yok adeta. Yenisöylem, ingsos, büyük birader, düşünce polisi, çiftdüşün, yüzsuçu, iki dakika nefret… Midemi bulandıran onlarca kelime ve kavramdan oluşuyor kitap. 40’lı yılların sonunda yazılmış bir bilimkurgu romanı. 35 sene sonra dünyanın alacağı halle ilgili bir öngörüde bulunuyor George Orwell. 2. dünya savaşı yeni bitmiş, soğuk savaş yeni başlamış. Rusya’da Stalin dönemi.

Kitap insanlıktan ümidini kesmiş bir yazarın, belki de hayatı boyunca idealize ettiği, ümit ettiği her şey yıkıldıktan sonra oluşmuş bir ruh halini satırlara aktarması şeklinde oluşmuş. Bütün hayallerimizin hepsi yalan. İnsanlık hiçbir zaman bizim istediğimiz kardeşlik, barış, huzur ortamını elde edemeyecek. Peşinden koştuğumuz, rüyasını gördüğümüz devrim gerçekleşse bile hiçbir şey eskisinden daha iyi olmayacak. İktidar; adı kapitalist de olsa komünist de olsa insandan önde kendi varlığını sürdürmeyi amaç edinecek ve bu uğurda insanlığı yok etmekten bile çekinmeyecek. İktidar hep var olacağına göre teknoloji geliştikçe insanı insan yapan bütün değerler yok olacak. Bir gün gelecek ki iktidar artık düşünceleri bile okuyor, değiştiriyor olacak. İnsan; tüm varlığını iktidarın varlığına adamış olan bir robot haline gelecek. Savaş barıştır, özgürlük köleliktir, cahillik güçtür.

George Orwell’in 1948 yılında yazdığı kitap popülerliğini hiç yitirmemiş, defalarca basılmış; 1984 yılında da filmi çekilmiş. Bunun haricinde de birçok film ve kitaba da esin kaynağı olduğundan eminim. Elimdeki baskı Can Yayınları tarafından basılan 32. baskı, 350 sayfa ve üzerinde 23 TL fiyatı var.  Bu kitabı okuduktan sonra cidden bahar havasına ve güneşe ihtiyacım var.

Ek: Biraz kitap hakkında düşününce sanki bahsedilenler kısmen gerçekleşmiş, gerçekleşemeye de devam ediyor gibi hissettim. Kitapta olduğu gibi günümüzde de modern insanın bütün yapıp ettikleri bir şekilde kayıt altında. Sanal dünyada ne yapıyorsunuz, bilgisayarınızda ne yapıyorsunuz, evinizde hangi kanalları izliyorsunuz, belki de gününüzün akışı nasıl hep kayıt altında. Kayıt altında olmanın dışında bir de düşüncelerinizin değiştiriliyor olduğu gerçeği var. Dünya üzerinde gerçekleşen birçok hadiseye ya bizimle ilgisizmiş gibi bakıyoruz ya da birilerinin istediği gibi düşündürülüyoruz. Dünyamızda açlık, yoksulluk kol gezerken biz gemisini kurtaran kaptan edasıyla bize dokunmayan yılana övgüler düzüyoruz (sıra bize gelene kadar). Ya da sıkça yaşadığımız; bir ülkenin işgal edilişini izliyor, işgalcileri alkışlıyor en azından ses çıkarmıyoruz haklılık payı vererek. Dün Libya’yı gözümüzün önünde özgürleştirip demokratikleştirdiler. Alkışladık. Şimdi de Suriye özgürleşecek. Örnekleri çoğaltmıyorum, biraz sağduyu bütün hepsini gözler önüne seriyor zaten. Bu açıdan bakıldığı zaman mükemmel bir kehanet kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir