Bella’nın Ölümü [Georges Simenon]

Elimdeki Georges Simenon kitaplarından sonuncusunu da bugün itibariyle bitirmiş bulunmaktayım. Son bir kitap daha var elimde arından Simenon okumam demiştim. Yazar fena değil, kitaplar fena değil fakat bana tam manasıyla hitap etmiyor. Polisiye desen polisiye değil edebi desen tam olarak edebi de değil. Hepsinin karışımı ve bol bol psikolojik tahlile yer veren yüzeysel eserler. Yine söylemekte fayda var, kitapları kötülemiyorum sadece tarz olarak alışık olmadığımı, bana bir şeyler -ki en başında aradığım tabi ki okuma zevki- katmadığını ifade ediyorum. Yoksa tropikal bir meyveye benziyor her bir kitap. Hani tadına baktıktan sonra türlü türlü meyveyi çağrıştırır ya size, bunlar da öyle. Okurken Dostoyevski’den Hemingway’a kadar o kadar çok çağrışım yaptırıyor ki tropik meyve en güzel ifadesi Simenon’un.

Bu kitapla, Bella’nın Ölümü’yle ilgili dikkat çekmek istediğim husus kitabın çevirisi. Daha önce iki çeviri okumuştum Ustaların Türkçesiyle başlığı altında. Buradaki ustamız Bilge Karasu. Karasu, kitabı çevirirken o kadar çok şey katmış ki kendinden, o kadar güzel Türkçeleştirmiş ki ben bile zaman zaman anlayamadım. Sebebi de Öztürkçe kelimeler olsa gerek. Bir de “ğ” kullanımı dikkat çekici. Biz çoğu kelimede “ğ” kullanmayı bıraktık “y” kullanıyoruz artık. Yürümeği değil yürümeyi diyoruz mesela; çalışmağa başlamıyoruz da çalışmaya başlıyoruz. Hangisinin daha iyi olduğunu bilemem ama Karasu birincisini tercih etmiş.

Türkçe kelimelere gelince: Cemiyet olarak kullandığımız kelimenin yerine topluluk kelimesini kullanmış Karasu. İngilizcesi society olan bu kelime bizde sosyete olarak biraz daha farklılaşarak kullanılıyor fakat kelimenin içini en iyi cemiyet dolduruyor bence. Geçenek, evirgen, küşüm, küçüksemek, tanıtlamak, gerçeklemek, utaçıcı, uyandırı, alışkı, yeğnisemek, dinlenek benim dikkatimi çeken kelimelerden birkaçı. Türkçenin daha zengin ve yabancı kelimelerden arınmış bir dil olması için gösterilen çaba takdire şayan. Gerekli mi değil mi yorum yapamayacağım fakat bayağı bir emek verilmiş. Ruhun şad olsun Bilge Karasu.

Kitapta yine bir cinayet var. Bol bol psikolojik tahlile yer vermiş benim için oldukça sıkıcı bir kitap. Türkçe’nin peşinden gitmemiş olsam daha da sıkıcı olabilirdi. Everest Yayınları tarafından basılan Bella’nın Ölümü Bilge Karasu tarafından dilimize kazandırılmış 200 sayfaya yaklaşan bir eser.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir