Arzu

İnsan arzuları arttıkça karakterler zayıflıyor. Bir karakter bir gramdan az sevgili müşteriler. Bir insanı ele geçirmek hiç bu kadar kolay olmamıştı. Bünyeye yerleştirilen bir arzu büyümekte olan bir ur gibi her yeri kaplıyor ve zavallı erdemler çaresiz terk-i diyar etmekte buluyorlar çareyi. Elde etmeye çalışılan metalar, makamlar, paralar insanı insan yapmaktan çıkarıp metalaştırıyor. Tek kullanımlık tüketim maddeleri gibi. Arzulanan elde edilmeye başlandıktan sonra insan bir makinenin parçasından başka bir şeye benzemiyor.

Bir şeye benzemek için uğraşıp duran gençleri görüyorum. İdealize ettikleri tiplere benzemek için ayna karşısında geçirilen saatlerin neticesinde ortaya çıkmış hilkat garibeleri. Başkası için bir bakıp ardından unutulacak fotoğraflarsınız aslında. Farkına varabilseniz ne güzel olur. Servet peşinde geçen hayatlar var. Oysaki mevsimlerden sonbahar. Ağaçlar yapraklarını yavaş yavaş dökerken sarıyla kızıl arasında bir renk cümbüşü yaşanıyor. Tabiat ölecek ve baharda yeniden dirilecek. Bu kaçıncı sonbahar sen layıkıyla izleyemeden geçip giden. Kafanı gömdüğün o kumdan kalkıp şöyle bir etrafına baksan daha neler göreceksin kim bilir?

Sabahın erken saatlerinde kafanı kaldırıp gökyüzüne baktın mı hiç? Ne kadar güzeldir güneşin doğma vakitleri. İnsan kendisini daha bir var hisseder. Allah’a tekrar tekrar iman edilir o saatlerde. Servet peşinde koşturulan günlerin, gecelerin sonunda elde edilen nedir ki? Para satın alabilir mi bir gün doğumunu senin için? Etrafına bakmadan geçirdiğin o günlerinde gördüğün bir nice insan. Tanısaydın ne kadar çok güzel özelliklerinin olduğunu keşfedecektin. Seni, paran olmasa da sevecek ne kadar çok insan var bir bilsen. Sadece iki kelam etmen, biraz tanımaya çalışman gerekiyor. Makinenin içindeyken beceremezsin ki bunu.

Makam ne kadar da arzu edilen bir şey. Bir koltuğu doldurmak için gösterdiğin çabayı bir kalbe girmek için gösterir misin acaba? İnsanlara bir kartvizit vermek için mi harcayacaksın bütün hayatı? Oturduğun koltukta sana saygı gösterenler seni gerçekten sevmiyorlar. Vallahi de sevmiyorlar.

Seçim öncesi dönemlerde boy boy fotoğraflar görüyorum yollarda. Bir insan kendi gülen resmini ne diye başkalarının burnuna dayasın ki? Mütebessim çehreni sana kıymet verenlere göster, sana kıymet vermelerini istediklerine değil.

Arzuları kaldırıp bir kenara bırakmak gerekiyor. Erdemleri bu arzuların elde edilmesi sürecinde kurban etmemeli. Bir makam için yapılan binlerce riyakarlık; bir servet için kaybedilen dostluklar; bir kazanca odaklanıldığı için gözlerden kaçan onlarca güzellik. Hiçbirisi de değmiyor. Hiçbiri de değmeyecek. Bir sokak ötende senin el uzatmaman sebebiyle kötü yollara düşecek yoksul bir genç var belki de. Bir santimetre yakınında Allah’ın dest-i kudretinden çıkmış bir nice mucize.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

2 thoughts on “Arzu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir