Ağzı Olan Konuşuyor

Ağzı olanın konuşmasını boş verin. Klavyesi olan yazıyor, kamerası olan çekiyor, internet bağlantısı olan yayınlıyor. Bu kadar bilgi kirliliğinin arasından süzüp kendilerine bir şeyler devşirdiğini zannedenler var. Gece yarılarına kadar televizyon izleyip memleket hakkında bilgi sahibi olduğunu zannedenler var. İki satır bir şey okumayla okur-yazar olduğunu düşünenler var. Yanlış kaynaklardan yalan yanlış şeyleri işitip, görüp, okuyup bildiği zehabına kapılanlar var. Bütün bu zan sahipleri bir araya geldiklerinde aklıma Kur’an’ı Kerim’den bir ayet geliyor. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Hakikaten televizyonlar ve bilgisayarlar insanları öyle bir hale getirdi ki herkes sağır ve fakat ne yazık ki duyduğunu zannediyor; herkes kör ve ne yazık ki gördüğünü düşünüyor.

Sevgili dostlar. Televizyonun size kazandırdığı hiçbir şey yok. Vallahi de yok, billahi de yok. Gelecekle ilgili bir yatırım yapmak ister misiniz? Dünyanın en karlı yatırımını söyleyeyim, tüm finansal araçlardan daha fazla getirisi var. Televizyonunuzu çöpe atın. Göreceksiniz, ailenizin huzuru daha da artacak, evlatlarınız başkaları tarafından yetiştirilmekten kurtulacaklar. Siz de artan vakitlerinizde daha hayırlı işler yapabileceksiniz. Şu anda bir yabancı sizin oturma odanızda sizin eşinize ya da çocuğunuza bir şeyler anlatıyor desem tüyleriniz diken diken olur. Fakat inanmak istemeseniz de bu bir gerçek. Yabancılar mahreminize girmiş dünya görüşünüzle, hayata bakış açınızla tamamen zıt olan şeyleri hane halkınıza aşılıyorlar. Bunu görmüyorsanız körsünüz, bunu işitmiyorsanız sağırsınız, bunu anlatamıyorsanız dilsizsiniz.

İnternetten takip ettiğiniz sitelerin hiçbiri size bir şey kazandırmadı. İzlediğiniz yabancı diziler, üyesi olduğunuz sosyal ağlar ve benzerleri. İşiniz olduğu zaman girip geri çıkamıyorsanız internetten, bağımlısınız demektir. Çocuklarınız bilgisayar oyunlarının başından kalkmıyorsa, konsantrasyon problemleriyle her gün yüz yüzeyseniz, yapmak isteyip de yapamadıklarınız vicdanlarınızı kemiriyorsa kötü bir bağımlılığın tesiri altındasınız. Çocuğum ders çalışamıyor, bir türlü yoğunlaşamıyor diyorsanız bilin ki ona eroinden ya da benzeri bağımlılık yapıcı maddelerden daha tesirli bir uyuşturucuyu kendi ellerinizle veriyorsunuz. Bu bağımlılığı görmüyorsanız körsünüz, bunu işitmiyorsanız sağırsınız, bunu anlatamıyorsanız dilsizsiniz.

Cep telefonlarınız iletişimden daha fazla yer tutuyorsa hayatlarınızda, bir gün unuttuğunuz zaman yoksunluk krizleri geçiriyorsanız büyük bir yanlışın orta yerindesiniz demektir bu. Tekrarda fayda görüyorum, kör, sağır ve dilsiz. Bütün bunlar sizi esareti altına almış, sizleri yönlendiriyor. Manevi varlığınızdan tamamen kopmuş, hipnotize olmuş gibi anlamsız bir hayat yaşıyorsanız zarardasınız.

Peygamberimiz “İki günü eşit geçen zarardadır” diyor. Bu bilgi kaynaklarının hiçbirinin bizlere bir şeyler öğrettiği yok. İki günümüz de, iki yılımız da eşit geçiyor. Yeni bir şeyler öğrenmiyoruz ve bu bilgi kirliliğinin arasından bir şeyler öğrendiğimizi düşünüyoruz. Çok fena zarardayız.

Not: Yazılmış en güzel romanın “Yüzyıllık Yalnızlık” olduğunu düşünürüm. Daha güzeli varsa da ben henüz okumadım. Gabriel Garcia Marquez vefat etmiş geçenlerde. Yaygın medya yoluyla kulağınıza böyle bir haber çalındıysa “Kim la bu adam?” diye sormayın kendi kendinize. Kitap fuarı geldi çattı. Başkan Babamızın Sonbaharı, Kolera Günlerinde Aşk, Kırmızı Pazartesi. Hangisi olursa bir Marquez eseri okuyun, tavsiyemdir.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir