Tahir Sami Bey’in Özel Hayatı [Mustafa Kutlu]

Bu kitabı alırken şöyle güzel bir okurum, sonra da ballandıra ballandıra anlatırım demiştim. Ne yazık ki yanılmışım. Kitabı sonuna kadar okumaya dahi tahammül edemedim. Sonlarına doğru sadece konuşmaları okudum zira edebi olarak kitabın hiç bir niteliği yok. Mustafa Kutlu’yu Uzun Hikâye’sinden biliyordum. Birkaç kitabını daha okumuştum lakin Uzun Hikâye’nin tadını vermemişti. Bu kitabını alırken ilginç ismine kapıldım sanırım. Yine aynı tatta bir kitap okuyacağım zannettim. Birkaç hafta evvel kitabı ilk elime aldığımda boğucu tasvirler, aşırı sübjektif anlatım beni rahatsız etti ve birkaç sayfa sonra bıraktım. Sonra bir şans daha vermek için dün aldım kitabı elime.

Edebi olarak kitap kıymetli değil. Edebi niteliği yok. Yazar biraz fazlaca kendine güvenerek ustaymış gibi davranmış. Hikâye mi roman mı belli olmayan kitabı bir kerede yazmış ve bir daha hiç kontrol etmemiş. Kitabın bir yerinde iki ablası olan bir çocuğa ileride ablalarından birisi “Abi” diye hitap ediyor. Kitabın kahramanı gençken bir işe başlıyor, kendisi yaşlanıyor ama iş arkadaşlarının yaşı hiç değişmiyor. Otuz yaşındaki bir adam yirmi sene sonra yine otuzunda kalıyor. Tamamen baştan savma, özensiz, sırf yazmış olmak için yazılmış bir kitap. Ne konu ilginç, ne anlatım güzel, ne de kitap okunmaya değer. Gözümdeki Mustafa Kutlu imajı Dergâh Yayınları’nın imajı ile birlikte çok fazla sarsıldı. Mustafa Kutlu düştü, inşallah Dergâh düşmez.

Author: mehmet
Mehmet Zeki Dinçarslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir