ne var ki dünyada

insan ve eşya yalnızca

Diz Çökmeyen Adam – Ramazan Keskin Hoca

  • KİTAPLAR

Şevket Başıbüyük’ün, Ramazan Keskin Hoca ile ilgili eserini Malatya Kitap Fuarı’nda edinmiştim. Okumak bugüneymiş. Ramazan Keskin, Malatya’da yetişmiş değerli ilim adamlarından biri. Ne yazık ki yazılı bir eseri olmadığı için hakkında bildiklerimiz halk arasında dolaşan efsaneler gibi. Ramazan Hoca şöyle demiş, Ramazan Hoca’nın böyle bir tespiti olmuş… gibi. Benim bu ismi duymam ’96 senesine tekabül eder. Henüz lise birinci sınıf talebesiydim ve heyecanın bol-meşgalenin az olduğu 90’ların Malatya’sında bu isim benim için çok çekici olmuştu. Bir gün cesaretimi toparlayıp Akpınar’daki Medine Mescidi’nin bulunduğu iş hanına gidip mescidin kütüphanesinde oturan amcaya Hoca’yı sordum. “Birazdan gelir” cevabıyla beklemeye başladım. Hakikaten hoca bir süre sonra geldi, bana bir çay ısmarladı, biraz sohbet ettik. O zamanların gergin ortamından mıdır yoksa benim yeni yetmeliğimin mahcupluğundan mıdır bilmem umduğum iletişimi kuramadım hocayla. Uzun yıllar sonra yeniden tanıştık Hoca’yla. İnşallah ilk fırsatta ziyaretine gidip, yazılı eser vermesi için kendine gelen taleplere bir tane daha ekleyeceğim.

Şevket Başıbüyük, günlük tarzında yazdığı bu biyografik eserle benim gıpta damarıma dokunmuş. Lisedeyken benim yaşadığım tanışma hikayesinin bir benzerini yaşamış ve irtibatı koparmamış ardından. Kitaptan aktaracağım anekdotlar şöyle:

  • Yazar’ın daha ilk sayfalarda bahsettiği aslanlı çeşme beni duygulandırdı zira bu çeşmeyi benim büyük dedem yaptırmış, soyadımın da bu çeşmeyle bir ilintisi var ama ayrıntıları bilmiyorum. 
  • Başıbüyük, Hoca’nın ilk hutbesini dinlerken kağıttan okumadığını, irticalen hutbe verdiğini fark edip şaşırıyor.
  • 28 Şubat sürecinde 8 yıllık kesintisiz eğitime karşı çıktığı için Ramazan Hoca tutuklanmış.
  • Hoca’nın ikinci tutuklanması, başörtüsü gösterileri sonrasında oluyor. Birkaç kız öğrencinin gösteri yaptıkları için tutuklanmasına Hoca tepki gösteriyor. http://youtu.be/IXG2tqy2jXQ hoca hadisenin aranan adamı oluyor bunun üzerine. Bu hadiseler sırasında ben de Malatya’da idim. Cuma namazı kıldığımız caminin önünde polisler bekliyordu. Bir Cuma namazı sonrası halk toplanmaya başladı. Hakim bir yerden olayları izledim. Su sıkmalar, tutuklamalar vs. O gün küçüktüm, olup bitenleri net olarak algılayamıyordum. Bugünse böylesi bir bilincin artık var olmadığını esefle görüyorum. Kitabın ileriki bölümlerinde sırf bayram namazını Medine Mesidi’nde kılmak için karda kışta köyden minibüsle yola düşen, minibüs kara saplanınca da koşarak mescide gelen insanlardan bahsediliyor. Şimdi mümkün mü acaba?
  • Başörtüsü olayları sırasında tutuklananlar ağır işkenceler görüyorlar ve olmadık itirafların altını imzalamak zorunda kalıyorlar. Zekeriya Şengöz ve Fahri Memur adlı iki vatandaş halen tutuklu bulunuyor.
  • Ramazan Keskin Hoca da bu hadiselerde tutuklanmış ve işkence görmüş. Diz kapağında halen bu işkencenin izi varmış. Hoca kışkırtma suçuyla tutuklanıyor fakat ne o zaman ne de şimdi şiddeti tasvip etmiyor. Müslümanların kalem ve kelamla mücadele etmeleri gerektiğin savunuyor.

Kitabın 28 Şubat sürecini anlatan bölümlerinden sonra yazar 2005 sonu, 2006 başı arasında tuttuğu günlüğünden Ramazan Hoca’nın fikirleri ve yaşayışı ile ilgili bilgiler veriyor. Başıbüyük, Hoca’nın konuşmalarını not almış. Keşke ses kaydı alsaymış diye geçirdim içimden.

  • Tarikatla ilgili: Bu beş özellik hangi tarikatta varsa o tarikata tabi olanlar şirk işliyorlardır ve şirk içindedirler. Bir, ölüm anında şeyhin kurtarıcı olmasına inanmak; iki, ahirette şeyhin şefaat edeceğine inanmak; üç, evde kişinin ne yaptığından şeyhin haberdar olduğuna inanmak; dört, kalbimizden geçenlerden şeyhinin haberdar olacağına inanmak; beş, şeyhin kendisine fayda ve zarar vereceğine inanmak.
  • Parayla ilgili: Bir kedinin bile dönüp bakmadığı kağıt parçası.
  • Suçla ilgili: Bataklıklar kurutulmuyor sonra da nereden çıktı bu sinekler diyorlar. Önce suçun kaynakları yok edilmelidir ki suç ortadan kalkabilsin.
  • Zemzem: Zemzem suyu niye onca yoldan buralara taşınıyor? Peygamber hiç Mekke’den Medine’ye su götürmüş mü?
  • Lüks: Şimdi insanlar yaşamlarını sürdürmek için değil, daha lüks yaşamak için çalışıyorlar.
  • Şehir hayatı: Şehirde yaşayan insanlar ilim tahsil etmiyorlarsa köye gidip inek besleseler daha hayırlı olur. İmkanlardan faydalanmayacaksan imkanın anlamı ne?
  • Huda yekke peygamber hakka. Allah bir, peygamber hak.
  • Cami: Bugünkü cami cemaati cemaat değil, kuru kalabalık. Kuru kalabalıkla bir yere varılmaz.

“Gözlerim bantlı, sorgu hücrelerinde sorgulanırken bana şu ilginç soru sorulmuştu:
– Bu insanlar neden seni seviyor?
– Ben insanlara yardım ettiğim için beni seviyorlar.
– O kadar serveti nereden buluyorsun?
– Hayır, ben onlara para vermiyorum.
– Yaaa.. Nasıl yardım ediyorsun o halde?
– Nasıl mı?
– Evet, para vermeden nasıl yardım ediyorsun?
– Düğünleri olduğu zaman düğünlerine gidip beraber gülüyoruz. Taziyeleri olduğu zaman, taziyelerine katılıp beraber ağlıyoruz.
– Hepsi bu mu?
– Yoo, dahası da var.
– Dahası nedir?
– Dahası benimle konuşmaya geldikleri zaman kendilerini dinliyorum.
– Hepsi bu mu?
– Hepsi bu! Daha ne olsun, beraber gülüp beraber ağlıyoruz ya!”

Şevket Başıbüyük’ün 192 sayfalık bu eseri Beyan Yayınları’ndan çıkmış.

mehmetTemmuz 30, 2013

Post navigation

Başka Dert → ← Kuklacı

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Posts

Üzümün Kardeşliği [John Fante]

Sabah üstü düşünüyorum, annesi için ağlayan ihtiyar adamın hikayesi hangi kitaptaydı diye. John Fante, Üzümün Kardeşliği romanında geçiyordu. Romandaki anlatıcının seksenlik babası her gece annesini sayıklayarak uyuyor. İşin ilginç tarafı […]

Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]

Kurt Vonnegut’un izini sürmeye yeni başladım. Yazarla  tanışıklığım biraz daha eski. Ne zaman ki Allah Senden Razı Olsun Bay Rosewater’i okudum, izini sürecek birini bulmuş oldum böylelikle. Şimdi Vonnegut izi […]

Türk Töresi [Ziya Gökalp]

Türk Töresi, Orta Asya’da yaşamış olan atalarımızın inanışlarıyla ilgili çeşitli bilgiler içeriyor. Eski Türklerin dinleri, inanışları, kutsal objeleri, destanları, yaşayışlarıyla ilgili çeşitli kaynaklardan alınmış bilgiler Ziya Gökalp tarafından tasnif edilerek […]

Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]

Hüznün Fiziği, pek de roman gibi değil. Arka kapağındaki “labirent roman” ibaresinden anlamam gerekiyordu. Anlatıcının herhangi bir şey anlatmadan her şeyi anlattığı türün adı “labirent roman” mı acaba? Olabilir. Burada […]

Son Yazılar

  • Üzümün Kardeşliği [John Fante]
  • Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]
  • Türk Töresi [Ziya Gökalp]
  • Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]
  • Meşhedi ile Devrialem [Ercüment Ekrem Talu]

Son Yorumlar

  • Türkiye’nin Yakın Tarihi [İlber Ortaylı] için mehmet
  • Türkiye’nin Yakın Tarihi [İlber Ortaylı] için Ramazan A.
  • Telefonla Konuşma Adabı için M. Ufuk Mistepe
  • Fidel Castro’nun Ardından için A.Yusuf Aydın
  • Yaya Geçidi Selfie’si için Gökçen

Kategoriler

Son Yazılar

  • Üzümün Kardeşliği [John Fante]
  • Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]
  • Türk Töresi [Ziya Gökalp]
  • Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]
  • Meşhedi ile Devrialem [Ercüment Ekrem Talu]

Üzümün Kardeşliği [John Fante]

Sabah üstü düşünüyorum, annesi için ağlayan ihtiyar adamın hikayesi hangi kitaptaydı diye. John Fante, Üzümün Kardeşliği romanında geçiyordu. Romandaki anlatıcının seksenlik babası her gece annesini sayıklayarak uyuyor. İşin ilginç tarafı […]

Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]

Kurt Vonnegut’un izini sürmeye yeni başladım. Yazarla  tanışıklığım biraz daha eski. Ne zaman ki Allah Senden Razı Olsun Bay Rosewater’i okudum, izini sürecek birini bulmuş oldum böylelikle. Şimdi Vonnegut izi […]

Türk Töresi [Ziya Gökalp]

Türk Töresi, Orta Asya’da yaşamış olan atalarımızın inanışlarıyla ilgili çeşitli bilgiler içeriyor. Eski Türklerin dinleri, inanışları, kutsal objeleri, destanları, yaşayışlarıyla ilgili çeşitli kaynaklardan alınmış bilgiler Ziya Gökalp tarafından tasnif edilerek […]

Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]

Hüznün Fiziği, pek de roman gibi değil. Arka kapağındaki “labirent roman” ibaresinden anlamam gerekiyordu. Anlatıcının herhangi bir şey anlatmadan her şeyi anlattığı türün adı “labirent roman” mı acaba? Olabilir. Burada […]

|