ne var ki dünyada

insan ve eşya yalnızca

Hüdayinabit [Süleyman Çobanoğlu]

  • KİTAPLAR

Süleyman Çobanoğlu ismini duyunca yıllar öncesine gittim. Şairmiş, televizyon programı yapıyormuş vs. Benim televizyonla çok aram yok oldum olası. Çok boş ya da çok mecbur kalınca açar, duygusuzca zapping yapar, çabucak sıkılır kapatırım. Bu yüzden Süleyman abimin ne durumda olduğunu bilmiyordum. Benim hatırladığım yıllar öncesinde bir Ramazan ayı. Yalnız başıma kalıyordum. Sahular yalnız, iftarlar yalnız. İftara bir saat kala ıspanağımı haşlar bir yandan da çorbayı kaynamaya bırakırdım. Çorba kaynar, ıspanak kavrulur. Ertesi gün de yemeğin kalanı iftar olacaktır. Gece üç gibi uyanır patates kızartırdım. Patates kızartırken bir yandan da ağlardım. Yalnız olduğumdan mı, duygularımın henüz nasır tutmamış olmasından mı bilmiyorum. Radyom vardı bir tane ufak. Genelde TRT dinlerim ama Ramazan’da saz eserleri pek dinlenmiyor. Bir kanal bulmuştum, sabit onu dinliyordum. Yalnızlığıma merhem sürüyordu. Gece uyanıp patates soyuyordum. “Sen Yoktun” diye bir şiir çalıyordu arada. Dinlerken kesin ağlıyordum. Aynı radyoda aynı spiker konuşuyordu. O konuşurken rahatlıyor, mutlu oluyordum. Patatesimi kızartıp çayımı demleyip sahurumu yapıyordum.  Bu adam kim diye merak dahi etmiyordum. Güzel bir ses tonu ve insanı eğlendiren bir sohbeti vardı. İnsanlara takılıp ince espriler yapıyordu. Bazen kahkahayla gülüyordum. Sonraları merak ettim bu adam kimdir diye. Adının Süleyman Çobanoğlu olduğunu öğrendim. O Ramazan dostluğu namına Süleyman abi dedim kendisine. Meğer aynı zamanda şairmiş de. Şiir kitabını görünce hemen aldım, okudum.

Şiir konusunda herkesin farklı zevkleri var diye düşünüyorum. Mesela benim tarzıma daha çok Necip Fazıl uyuyor. Daha anlaşılır ve vurucu sözlerden oluşan şiirleri seviyorum. Süleyman Çobanoğlu’nun şiiri bana göre değil – üzülerek söylüyorum. İsmet Özel, benden sonra bir şair geldiyse o da Süleyman Çobanoğlu’dur demiş. Ben İsmet Özel’i de çok sevmem. İsmet Özel seviyorum demek bana ayrı bir karizma katacaksa sevdiğim yalanını söyleyeyim ama sevmiyorum işte. Süleyman Çobanoğlu’nun şiirini bir arkadaşımın şiirlerini okur gibi okudum. Bana hitap etmiyor ama olsun. Süleyman Çobanoğlu yazmış, ben de okudum.

senin bakışlarından arta kalan bir şey var
ben varım, çıraklar var, yarım simit, cenaze
ve beyaz şeritlerin biteviye müziği;
kepazeyim, kepazesin, kepazeyiz, kepaze.
…………………………………………………
böyle hepinizi sevebilirim
omuzu gümüşlü dilber Reyhan’ı
bir yanım çürümüş ya Allah kerim
bürümüş bir şaki gece her yanı
……………………………………..
bir gün buluşuruz — geride gençlik
ılık avucunda o bir topak kar
ummak bir ummandır korkma Mualla
bu sonsuz.bu gülüş. ebedî bahar.
ÇOBANOĞLU Hüdayinabit ozan şair şiir SÜLEYMAN ÇOBANOĞLU
mehmetEylül 23, 2010

Post navigation

Bırakıt → ← Pegasus Sırrı [Gregg Loomis]

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Posts

Üzümün Kardeşliği [John Fante]

Sabah üstü düşünüyorum, annesi için ağlayan ihtiyar adamın hikayesi hangi kitaptaydı diye. John Fante, Üzümün Kardeşliği romanında geçiyordu. Romandaki anlatıcının seksenlik babası her gece annesini sayıklayarak uyuyor. İşin ilginç tarafı […]

Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]

Kurt Vonnegut’un izini sürmeye yeni başladım. Yazarla  tanışıklığım biraz daha eski. Ne zaman ki Allah Senden Razı Olsun Bay Rosewater’i okudum, izini sürecek birini bulmuş oldum böylelikle. Şimdi Vonnegut izi […]

Türk Töresi [Ziya Gökalp]

Türk Töresi, Orta Asya’da yaşamış olan atalarımızın inanışlarıyla ilgili çeşitli bilgiler içeriyor. Eski Türklerin dinleri, inanışları, kutsal objeleri, destanları, yaşayışlarıyla ilgili çeşitli kaynaklardan alınmış bilgiler Ziya Gökalp tarafından tasnif edilerek […]

Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]

Hüznün Fiziği, pek de roman gibi değil. Arka kapağındaki “labirent roman” ibaresinden anlamam gerekiyordu. Anlatıcının herhangi bir şey anlatmadan her şeyi anlattığı türün adı “labirent roman” mı acaba? Olabilir. Burada […]

Son Yazılar

  • Üzümün Kardeşliği [John Fante]
  • Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]
  • Türk Töresi [Ziya Gökalp]
  • Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]
  • Meşhedi ile Devrialem [Ercüment Ekrem Talu]

Son Yorumlar

  • Türkiye’nin Yakın Tarihi [İlber Ortaylı] için mehmet
  • Türkiye’nin Yakın Tarihi [İlber Ortaylı] için Ramazan A.
  • Telefonla Konuşma Adabı için M. Ufuk Mistepe
  • Fidel Castro’nun Ardından için A.Yusuf Aydın
  • Yaya Geçidi Selfie’si için Gökçen

Kategoriler

Son Yazılar

  • Üzümün Kardeşliği [John Fante]
  • Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]
  • Türk Töresi [Ziya Gökalp]
  • Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]
  • Meşhedi ile Devrialem [Ercüment Ekrem Talu]

Üzümün Kardeşliği [John Fante]

Sabah üstü düşünüyorum, annesi için ağlayan ihtiyar adamın hikayesi hangi kitaptaydı diye. John Fante, Üzümün Kardeşliği romanında geçiyordu. Romandaki anlatıcının seksenlik babası her gece annesini sayıklayarak uyuyor. İşin ilginç tarafı […]

Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]

Kurt Vonnegut’un izini sürmeye yeni başladım. Yazarla  tanışıklığım biraz daha eski. Ne zaman ki Allah Senden Razı Olsun Bay Rosewater’i okudum, izini sürecek birini bulmuş oldum böylelikle. Şimdi Vonnegut izi […]

Türk Töresi [Ziya Gökalp]

Türk Töresi, Orta Asya’da yaşamış olan atalarımızın inanışlarıyla ilgili çeşitli bilgiler içeriyor. Eski Türklerin dinleri, inanışları, kutsal objeleri, destanları, yaşayışlarıyla ilgili çeşitli kaynaklardan alınmış bilgiler Ziya Gökalp tarafından tasnif edilerek […]

Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]

Hüznün Fiziği, pek de roman gibi değil. Arka kapağındaki “labirent roman” ibaresinden anlamam gerekiyordu. Anlatıcının herhangi bir şey anlatmadan her şeyi anlattığı türün adı “labirent roman” mı acaba? Olabilir. Burada […]

|