ne var ki dünyada

insan ve eşya yalnızca

Sis [Miguel de Unamuno]

  • Batı Edebiyatı
  • Dünya Edebiyatı
  • EDEBİYAT
  • İspanya
  • KİTAPLAR

sisBazı kitapları kitaplığımda olgunlaşmaya bırakırım. Kitap bekler, bekler, bekler. Bu kitabı da uzun yıllar bekletmişim kitaplığımda. 2005 senesinin Kasımında Bornova’dan almışım. O tarihte orada ne işim vardı diye uzunca düşünürken aklıma geliyor. Kpds sınavı için Ankara’ya gitmiş, sonra fırsattan istifade minik bir Türkiye turuna çıkmıştım. Ankara, İstanbul, İzmir ve belki Kayseri. O gün bugün Miguel de Unamuno’nun kitabı kitaplığımda olgunlaşmayı bekliyordu. Kısmet bu seneyeymiş artık. İş Bankası Yayınlarından çıkan kitap 209 sayfa. Çevirisini de Behçet Necatigil yapmış sağolsun.

Kitap Aylak Adam’daki C. gibi aylak aylak gezen Augusto adlı bir dengesizin aşık olma çabasını anlatıyor. Annesini kaybeden Augusto şefkat eksikliğini gidermek için etrafına bakıyor, yolda gördüğü bir kıza aşık olduğuna kendini inandırarak onu elde etmeye çalışıyor. Augusto zengin bir genç. Kızın işsiz ve fakir bir sevgilisi var, kendisinin de borçları var. Ayağına gelen bu kazı yolmadan bırakmıyor tabi ki. Kitabın sonuna kadar Augusto aşk üzerine ve kadınların istekleri üzerine derin derin düşünüp duruyor. Evlilik, aşk, kadınların istekleri, kadınların erkeklerden farkları. Evlenme niyeti olan erkeklerin okuması gereken kitaplardan biri olabilir belki de.

“Aşk dediğin kitap bilgiçliğidir. Sözünü etmek, hakkında yazılar yazmak için uydurulmuş bir şeydir aşk. Şairlerin saçma sapan laflarıdır. Müspet olan evliliktir. Medeni Kanun, aşktan değil evlilikten söz açar.”

“Felsefenin belki en iyi, hatta biricik okulu, evlilik değil midir?”

“Baba olmak, deli, yahut mankafa olmayan bir kimsenin gönlünde, insanda mevcut en korkunç şeyi harekete geçirir: Sorumluluk duygusu. Ben oğluma insanların, insanlığın ebedi mirasını veriyorum. İnsan, babalığın sırlarını düşündü mü çıldırası gelir. Evlilik psikolojik bir deneydir, baba olmaksa patolojik.”

” – Güzel. Peki ben, ne yapayım, ne edeyim şimdi?

– Yapmak, yapmak da yapmak!.. Adam sen de! Bir dram veya roman kahramanı olduğunu hissediyorsun ya işte. Burada böyle sohbet etmekle sanıyor musun ki az iş yapıyoruz? ah bu yapmak deliliği, yani ah bu rol yapma pandomima merakı! Bir dramda oyuncular çok jest yaparlar, müthiş şeyler temsil ederler, yalandan düellolar yapar, atlayıp sıçrarlarsa bu dramda çok hareket var denir… Hepsi pandomima! Pandomima! Öf ne çok konuşuyorlar der seyirci ara sıra. Sanki konuşmak bir iş değilmiş gibi! Başlangıçta kelam vardı her şey onunla oldu. “

” Bir adamdan bahsetmişlerdir. Bir gece eline bir tabanca alıp, canına kıymayı iyice kafasına koyarak çıkmış evinden ve haydutların saldırısına uğramış; soymak istemiş herifler onu. Adam kendini savunmuş, birini öldürmüş, ötekileri kaçırmış ve kendi hayatını başkasının hayatı ile ödediğini görünce intihar kararından vazgeçmiş.”

Kitabın sonuna doğru kahramanımız Augusto kitabın yazarı ile konuşmaya başlıyor. Hatta yazar Unamuno’nun rektörü olduğu üniversiteye gidiyor, odasında onunla görüşüyor. Burada da bir ölümlülük kavgası yapıyorlar karşılıklı. İntihar etmek isteyen Augusto edemezsin diyen yazarla atışıyor. Neticede benim anladığım kadarı ile roman kahramanlarının yok olmalarına rağmen ölümsüz yaratıklar olduğu sonucuna varılıyor. Yazar ise tam tersine var olduğu için ölümlüdür.

Sis beş sene beklettiğim için hayıflanmayacağım bir kitap olmasına rağmen çok sıkıcı, bunaltıcı bir ktiap değildi. Tahminimce yazarın aşk konusu etrafında değişik perspektiflerden yazdığı romanlardan bir tanesi. Edebiyat tarihinden de bol bol örnekler vererek çok fazla sıkmadan kendini okutan bir kitap

Behçet Necatigil İş Bankası Yayınları İspanyol Miguel de Unamuno Sis
mehmetMart 25, 2010

Post navigation

Tatar Çölü [Dino Buzzati] → ← Kassandra Damgası [Cengiz Aytmatov]

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Related Posts

Üzümün Kardeşliği [John Fante]

Sabah üstü düşünüyorum, annesi için ağlayan ihtiyar adamın hikayesi hangi kitaptaydı diye. John Fante, Üzümün Kardeşliği romanında geçiyordu. Romandaki anlatıcının seksenlik babası her gece annesini sayıklayarak uyuyor. İşin ilginç tarafı […]

Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]

Kurt Vonnegut’un izini sürmeye yeni başladım. Yazarla  tanışıklığım biraz daha eski. Ne zaman ki Allah Senden Razı Olsun Bay Rosewater’i okudum, izini sürecek birini bulmuş oldum böylelikle. Şimdi Vonnegut izi […]

Türk Töresi [Ziya Gökalp]

Türk Töresi, Orta Asya’da yaşamış olan atalarımızın inanışlarıyla ilgili çeşitli bilgiler içeriyor. Eski Türklerin dinleri, inanışları, kutsal objeleri, destanları, yaşayışlarıyla ilgili çeşitli kaynaklardan alınmış bilgiler Ziya Gökalp tarafından tasnif edilerek […]

Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]

Hüznün Fiziği, pek de roman gibi değil. Arka kapağındaki “labirent roman” ibaresinden anlamam gerekiyordu. Anlatıcının herhangi bir şey anlatmadan her şeyi anlattığı türün adı “labirent roman” mı acaba? Olabilir. Burada […]

Son Yazılar

  • Üzümün Kardeşliği [John Fante]
  • Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]
  • Türk Töresi [Ziya Gökalp]
  • Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]
  • Meşhedi ile Devrialem [Ercüment Ekrem Talu]

Son Yorumlar

  • Türkiye’nin Yakın Tarihi [İlber Ortaylı] için mehmet
  • Türkiye’nin Yakın Tarihi [İlber Ortaylı] için Ramazan A.
  • Telefonla Konuşma Adabı için M. Ufuk Mistepe
  • Fidel Castro’nun Ardından için A.Yusuf Aydın
  • Yaya Geçidi Selfie’si için Gökçen

Kategoriler

Son Yazılar

  • Üzümün Kardeşliği [John Fante]
  • Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]
  • Türk Töresi [Ziya Gökalp]
  • Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]
  • Meşhedi ile Devrialem [Ercüment Ekrem Talu]

Üzümün Kardeşliği [John Fante]

Sabah üstü düşünüyorum, annesi için ağlayan ihtiyar adamın hikayesi hangi kitaptaydı diye. John Fante, Üzümün Kardeşliği romanında geçiyordu. Romandaki anlatıcının seksenlik babası her gece annesini sayıklayarak uyuyor. İşin ilginç tarafı […]

Kör Nişancı [Kurt Vonnegut]

Kurt Vonnegut’un izini sürmeye yeni başladım. Yazarla  tanışıklığım biraz daha eski. Ne zaman ki Allah Senden Razı Olsun Bay Rosewater’i okudum, izini sürecek birini bulmuş oldum böylelikle. Şimdi Vonnegut izi […]

Türk Töresi [Ziya Gökalp]

Türk Töresi, Orta Asya’da yaşamış olan atalarımızın inanışlarıyla ilgili çeşitli bilgiler içeriyor. Eski Türklerin dinleri, inanışları, kutsal objeleri, destanları, yaşayışlarıyla ilgili çeşitli kaynaklardan alınmış bilgiler Ziya Gökalp tarafından tasnif edilerek […]

Hüznün Fiziği [Georgi Gospodinov]

Hüznün Fiziği, pek de roman gibi değil. Arka kapağındaki “labirent roman” ibaresinden anlamam gerekiyordu. Anlatıcının herhangi bir şey anlatmadan her şeyi anlattığı türün adı “labirent roman” mı acaba? Olabilir. Burada […]

|